Archive for Temmuz 2012

Sütsüz meyveli dondurmalar


Bu defa sadece meyve içeren, sütsüz, kremasız serinletici sorbe tarzında dondurmalar hazırladım. Malzeme listesi de yapılışı da son derece kolay.

Bu sıcak günlerde adeta meyvenin kendisini yiyormuş lezzetini veren bu dondurmalar hem serinletici hem de hafif oldu. Akşamları iftardan sonra veya gece otururken güzel bir tatlı alternatifi isterseniz deneyin derim. Mevsimin en güzel meyvelerinden şeftali, kavun ve vişne kullandım yaparken. Limonlu, kayısılı veya kırmızı erikli alternatifler de olabilir diye düşünüyorum.

Malzemeler :

Şeftalili dondurma için;

– 500 gr soyulmuş, ayıklanmış olgun şeftali

– 1/2 su bardağı toz şeker

– 1/2 su bardağı su

– 1/2 limon suyu

Kavunlu dondurma için ;

– 500 gr ayıklanmış ufak ufak kesilmiş olgun tatlı kavun

– 1/2 bardak toz şeker

-1/2 bardak su

– bir kaç damla limon

Vişneli dondurma için;

– 500 gr çekirdekleri çıkarılmış vişne

– 2/3 bardak şeker

– 1/2 bardak su

– bir kaç damla limon

Meyveleri ayrı ayrı blender ile püre haline getirdim. Şeftalileri soyup dilimledikten sonra üzerine yarım limonun suyunu gezdirdim kararmasınlar diye. Diğer yanda her bir çeşit için gereken şeker ve su ile şerbet kaynattım. 7-8 dk kaynadıktan sonra bir kaç damla limon ekleyip soğumaya bıraktım. Vişneler ekşi oldukları için onlar için hazırladığım şurupta şeker miktarını biraz daha fazla tuttum. Meyve püreleri ile şeker şuruplarını ayrı ayrı kaplarda karıştırıp buzlukta soğumaya aldım. Daha önceki dondurma tariflerinde anlattığım gibi arada karıştırarak bir saat buzlukta tutup iyice soğumasını sağladım. Ardından haznesi 24 saattir buzlukta bekleyen  dondurma makinesini hazırladım. Soğuk haznenin içine meyveli karışımı koyarak çalıştırdım. Meyve püresi 20- 25 dk içinde dondurma kıvamını aldı. Dondurmaları kilitli saklama kaplarına koyarak buzluğa kaldırdım, en az bir saat beklettikten sonra servis yaptım.

Bu ferahlatıcı ve serinletici meyveli dondurmaları makine olmadan elle karıştırarak da hazırlayabilirsiniz. Meyve püresini her yarım saatte bir buzluktan çıkarıp çatal veya mikser ile iyice karıştıp tekrar buzluğa kaldırarak biraz sabırla bir kaç saat içinde dondurmanızı hazır edebilirsiniz.

Afiyet olsun!

Patlıcanlı fırın köfte, meatloaf


Hava sıcak, günler uzun, insan ne hareket etmek ne de yemek yapmak istiyor…

Bana kalsa sadece karpuz peynir ve çoban salata ile yazı geçirebilirim. Maalesef beslenmesi gereken diğer aile bireyleri olunca tercih sadece bana ait olmuyor. Yine de elimden geldiğince az mutfağa girmeye çalışıyorum bugünlerde.

Mümkün olduğu kadar hafifletmeye çalıştığım yemeklerimizde fırında pişirmeyi tercih ediyorum çoğu zaman. Bu köfte de onlardan biri. Bol sebze ile çeşitlendirdiğim köfte harcını bir kek kalıbına koyarak pişirdim. Daha sonra da dilimleyerek servis yaptım. Amerikalıların “meatloaf” dedikleri tarzda bir köfte oldu. Kış aylarında kereviz, havuç, patates ve bezelye ile çeşitlendirdiğim bu sebzeli köfteyi yaza uygularken patlıcan ve kırmızı, yeşil biberler kullandım.  Hafif, besleyici ve yumuşacık bir köfte oldu tavsiye edilir.

Malzemeler:

–          500 gr yağsız dana kıyma

–          4 dilim bayat ekmek (kabukları çıkarılmış)

–          1 iri yumurta

–          2 iri patlıcan

–          3 çarliston biber

–          3 kırmızı biber

–          2 soğan

–          Birkaç kaşık zeytinyağı

–          2 yemek kaşığı barbekü sosu (isteğe bağlı)

–          Tuz, karabiber, kekik

Patlıcanların kabuklarını tamamen soyun, tavla zarı büyüklüğünde doğrayın. Tuzlu suda yarım saat bekletin. Soğanları ve biberleri de ayıklatıp zar büyüklüğünde doğrayın. Patlıcanları sudan alıp sıkın. Geniş bir tava yada karnıyarık tenceresine zeytinyağı koyun, yağ kızınca patlıcanları ilave edin, soteleyerek pişirmeye başlayın. Patlıcanlar hafifçe yumuşadıktan sonra soğanları ardından da biberleri ilave edin. Hepsi yumuşadıktan sonra ocaktan alın bir kaba çıkartarak soğumaya bırakın.

Bayat ekmek dilimlerini suyla ıslatıp sıkın. Kıyma, bayat ekmek, yumurta, soğumuş olan sebzeler, 1 yemek kaşığı barbekü sosu, tuz, karabiber az kekik ilavesiyle köfte harcını yoğurun. Oldukça yumuşak bir harç olacak. Zeytinyağı ile yağladığınız baton kek kalıbına harcı yerleştirin. Üzerine 1 yemek kaşığı barbekü sosu ve zeytinyağını karıştırıp sürün. 250 derece fırında 45 dk pişirin.  Fırından çıktıktan sonra bir süre dinlendirip dilimleyerek servis yapın.

Ben bu defa yanında spagetti ve domates sosu ile servis yaptım tam bir menü oluşturdu. Dilerseniz yine fırında pişmiş patates ile de uygun olacaktır.

Afiyet olsun!

Pirinçli domates yemeği


Bazı yemekler kesinlikle anılarla ilişkilidir. Ne zaman o tadı alsanız bir anda geçmişe, birlikte o yemeği paylaştığınız anlara gidersiniz. Bu da onlardan biri benim için. Son derece sade ve kolay tarifine rağmen müthiş lezzetli bu yemek  anneannem, teyzem, annem ve benim üç nesil bir arada yediğimiz öğle yemeklerini hatırlatır sıcak İzmir günlerinde.

Aradaki büyük mesafelerin kısa süreliğine yok edildiği nadir ziyaretlerde paylaştığımız menünün temel taşlarından biridir benim isteğim üzerine. Asıl başköşe elbette anneannemin domates soslu köfteli patlıcan kızartmasınındır, bir diğeri de bol ekşili uzun bamya teyzemin yaptığı.Şimdilerde bu tatları özledikçe kendim yapıyorum onlardan öğrendiğim şekilde.

Pirinçli domates, domates yemeği veya kimi zaman tarifte ufak farklarla domates bastı yada balık uçtu isimleri alan bir Ege yemeği bu basit ama lezzetli yemek. Deniz Alphan’ın Dina’nın Mutfağı kitabında bahsettiği gibi  Türk Seferad yemekleri kültüründe de yer alan bir tarif. Yüzyıllarca aynı coğrafyaları paylaşan kültürlerin yemeklerini de paylaşmış olmaları şaşırtıcı değil.

Çocukluğumda henüz domatesler hala domates tadındayken yaz aylarında pratik hemencecik yapılıveren, yemeğiniz yoksa yarım saatte sofraya gelen bir yemekti. Domateslerin en bol ve lezzetli olduğu aylarda ana malzemesinin lezzeti yemeğin güzelliğini sağlıyor. Yoksa henüz domatesler güneşte iyice kızarmamışken veya turfanda sera domatesleriyle hiç denemeyin bile bence. Benim için ikinci lezzet veren faktör içine koyduğumuz acı yeşil biberler. Yemek piştikten sonra yarım saat dinlendirip, hala ılıkken üzerine kıyılmış maydanoz veya en son denediğim gibi fesleğen koyarak yemeniz lezzetini daha çok almanızı sağlar.

Basit bir yemek olmasına rağmen yine de dikkat edilecek noktalar var lezzeti daha yukarıya taşımak için;

Malzemeler:

– 4 iri olgun domates

– 1 büyük kuru soğan

– 3 çarliston biber

– 3 ince acı biber

– 1 kahve fincanı pirinç

– 1 kahve fincanı sızma zeytinyağı

– taze fesleğen

– tuz

Bir yemeklik soğanı ince doğrayın. Zeytinyağı ile birlikte tencereye alıp orta ateşte bir fiske tuz ile kavurmaya başlayın. Soğanları yakmadan şeffaflaşıp yumuşayana kadar pişirin. Biberlerin çekirdeklerini çıkarıp çok ince olmamak üzere doğrayın. Soğanlara ilave edip pişirmeye devam edin. Domatesleri ister kabuklarını soyup tavla zarı şeklinde doğrayın ister rendeleyin. Doğradığınız domatesleri tencereye ekleyip ateşi kuvvetlendirin. Domatesler suyunu salıp sonra yağına kalana kadar kontrollü olarak pişirin. Domatesler suyunu çektikten sonra (domatesleri iyice suyunu çekene kadar pişirmek bence önemli, böylece domates lezzetini daha çok çıkaracaktır.) yıkanmış pirinçleri ve 1 büyük su bardağı sıcak suyu ilave edin. Pirinçler pişip yemek suyunun büyük bir kısmını çekene kadar pişirin. Kalan su ne çorba ne de lapa pilav kıvamında olmalıdır, buna göre yemeğin suyunu kontrol edip pirinçler çok su çektiyse su ilave etmek gerekir. Yemek dinlenme aşamasında da su çekmeye devam edeceği için bir miktar sulu bırakmayı ihmal etmeyin. Yemeğin tuzunu kontrol edin, gerekiyorsa ilave edin. Tencereyi ocaktan alın, bir avuç fesleğeni kıyıp yemeğe ilave edin ve dinlenmeye bırakın.

Canınızın ağır yemekler çekmeği bu sıcak yaz günlerinde yarım saatinizi verip deneyin derim, pişman olmazsınız. Bu çok kolay yemeğin asıl numarasının malzemesinin kalitesinde olduğunu unutmadan olgun lezzetli domatesler, kaliteli bir zeytinyağı ve biraz emekle nefis bir öğün çıkaracaksınız emin olun. Annemin yaptığı şeklinde maydonozla aroması verilen bu yemeğe ben fesleğen kullanarak farklı bir tad kattım ve çok beğendim. Siz hangisini isterseniz kullanabilirsiniz.

Afiyet olsun!

Sıcak yaz günleri için farklı bir serinletici; Karpuzlu limonata


Yaz için en sevdiğiniz soğuk içecek deseniz buz gibi bir limonata derim, ya meyve deseniz o da karpuzdur çoğumuz için değil mi? Peki bu ikisinin bir içecekte buluşması nasıl olur derseniz çok ferahlatıcı ve lezzetli derim 🙂

Seneler önce Emre henüz 5-6 yaşlarındayken bir yaz Büyükada’da ben işteyken anneannesi ve babaannesiyle vakit geçiriyordu. Onu oyalamakla uğraştıkları günlerden birinde bir çocuk dergisinin içindeki karpuzlu limonata tarifini anneanneyle beraber yapmışlar ve akşama bana ikram etmişlerdi. Emre daha o günlerden değişik tatları denemeye meraklı bir çocuktu benim gibi. O limonata farklı tadıyla hepimizin çok hoşuna gitmişti.

Tarifi birebir hatırlamıyorum ama tad aklımıza düşünce geçen gün kendi yorumumla yine denedik ve çok beğendik. Zaten bu sıcaklarda soğuk bir şeyler içmek için ölüyoruz hepimiz. Dolapta sürekli limonata, buzlu çay veya meyve suları bulunuyor. En azından kendi hazırladığımız içeceklerde şeker içeriğini kontrol altında tutma olanağımız olabiliyor ve katkı maddelerinden de korkmamıza gerek kalmıyor. Arasıra kendi hazırladığım basit içecek tariflerini de paylaşacağım sizinle.

Karpuzlu limonatamı nasıl yaptığımı basitçe anlatayım;

Malzemeler:

– 500 gr çekirdekleri ve kabuğu ayıklanmış karpuz (4-5 üçgen dilim kesilmiş karpuz kadar)

– 1 limon (kabuğu ve suyu kullanılacak)

– 5 yemek kaşığı şeker

– 1 çay bardağı sıcak su

– 1 adet kabuk tarçın

– tamamını bir litreye tamamlamak için su ve buz küpleri

İyice yıkanmış bir limonun kabuğunu rende veya soyucu ile limonun beyazını almadan çıkartın. Limon kabuklarını cam bir kaseye alın. Üzerine toz şekeri koyarak elinizle iyice oğuşturun. Böylece limon kabuğu aroması şekere iyice geçecektir. Yeterince ovaladıktan sonra üzerine bir çay bardağı sıcak su koyarak karıştırın, şekerin erimesini sağlayın. İçine bir kabuk tarçını da atarak soğutmaya bırakın.

Ayıklanmış karpuzları ufak parçalara kesin. Ya büyük blender yada el blender kullanarak iyice püre haline getirin. Oldukça sulu, çorba gibi bir kıvamı olacaktır.

Soğumuş tarçınlı, limon kabuklu şekerli suyu süzgeçten süzüp bir kaba alın. Karpuzları da süzgeçten geçirerek üzerine ilave edin. Bir limonun suyunu sıkıp ekleyin. Tüm karışımın tadını kontrol edin, tamamsa kapalı bir kapta buzdolabına kaldırın.

Servis yapacağınız zaman bir sürahiye karpuzlu karışımı koyun, üzerine bir litreye tamamlayacak kadar soğuk su ilave edin. Karpuz dilimleri konmuş bardaklarla bol buzla servis yapın benim şahsi tavsiyem 🙂

Sıcak bir akşam üzeri şehirde de olsa ufak bir balkon sefasını keyfe dönüştüren bir tad oldu bizim için. İçindeki kabuk tarçın aroması kendini tam belli etmeden karpuzun tadını inanılmaz bir şekilde yükseltiyor. İlk başta aman canım karpuz ve tarçın birarada ne uyumsuz diyebilirsiniz ama ön yargılı olmayın ve deneyin derim.

Afiyet olsun!

Değişik kabak musakka


Kabaklı sebze yemeklerini seviyoruz. Yazın musakka da çok sevdiğimiz yemeklerden biriydi hep. Dili geçmiş zaman kullanıyorum çünkü kızartılarak yapılan patlıcanlı musakka artık yağ kontenjanı nedeniyle listeden çıkmış durumda malesef. Tadı hep damağımızda kalsa da senede birden fazla yapmıyorum neredeyse.

Bu kabaklı versiyon musakkayı ise hiç kızartmadan fırında yaptım. Üzerine de Yunanlıların patlıcan musakka üzerine yaptıkları gibi koyu bir beşamel sos ekledim. Adına ister musakka deyin ister hamursuz kabak lazanya tadı müthiş oldu. Fırından çıkar çıkmaz sofrada beni bekleyen ahali nedeniyle çok sıcak halde servis tabağına alıp resimlediğim yemek biraz dağınık gözüktü kusura bakmayın. Eğer siz bir yarım saat dinlendirmeyi başarabilirseniz servis yapmadan önce, daha düzgün bir görünümü olacaktır tabakta.

Ölçü vermek çok da gerekli değil belki bu yemekte, siz malzemenize göre ayarlarsınız ama yine de ben bu defa kullandığım miktarları vereyim.

Malzemeler :

– 4 adet taze diri kabak

– 250 gr yağsız dana kıyması

– 1 orta boy kuru soğan

– 2 diş sarımsak

– 2 adet iri domates

– 10 dal kadar maydanoz

– az zeytinyağı

Beşamel sos için :

– 500 ml süt

– 3 tepeleme yemek kaşığı un

– 3 yemek kaşığı zeytinyağı + 1 yemek kaşığı tereyağı

– dilediğiniz kadar eriyen bir peynir ( kaşar, dil veya tel peyniri)

– tuz, karabiber, muskat

Her zaman olduğu gibi kuru soğanı yemeklik olarak ince doğradım. Çok az zeytinyağı ile tavaya aldım ve soğanları bir tutam tuz ile birlikte yumuşayıp şeffaflaşana kadar orta ateşte pişirdim. Ardından kıymayı ilave edip iyice parçaladım, karabiber ilavesiyle pişmeye bıraktım. Kıyma yeteri kadar pişip kavrulmaya başladığında rendelediğim domatesleri ilave ettim. Domateslerle birlikte iki diş sarımsağı ince kıyıp ilave ettim. Domatesler suyunu çekene kadar pişirmeye devam ettim. Tadını kontrol ederek gerekli tuz ayarını yaptım. İnce kıydığım maydanozları ekleyerek karıştırdım, kenara aldım.

Kabakların kabuklarını ince kazıyarak temizledim, yıkadım. Her birini boyuna ince uzun dilimler halinde doğradım. Bir fırın tepsinin içini az zeytinyağı ile yağladım. Ben büyük boy kare borcamı kullandım, kabaklarıma ölçüsü tamam geldi. Tepsinin dibine boşluk bırakmayacak şekilde kabak dilimlerini yan yana tek sıra dizdim. Üzerine kıymalı karışımın yarısını yaydım. Tekrar bir sıra kabak dizdim, üzerine kalan kıymalı sosun tamamını yaydım, hiç ilave su koymadım.Kabın üstünü alimünyum folyo ile kapatıp 250 dereceye ısınmış fırına verdim. 30 dk kadar bu şekilde pişirdim.

Kabaklar fırında pişerken beşamel sos için başka bir tavaya zeytinyağı ve tereyağını aldım, orta ateşte erittim. İçine unu ekleyip kavurmaya başladım.  Unun rengi dönmeden kokusu çıkana kadar kavurdum. Sütün tamamını bir kerede unun üzerine dökerek hızlıca karıştırdım. Beşamel sosun pürüzsüz olması için  püf noktalarından biridir bu, rahmetli Cemal Türkan ustadan öğrendiğim. Azar azar sütü ilave ederseniz süt hemen ısınacağı için unla birleşip topaklaşacaktır. Oysa soğuk sütün tamamını bir kerede tavaya boşaltırsanız süt tavanın ısısını düşürecek, hemen pişmeye başlamayacaktır. Bu esnada bir spatula veya tel çırpıcı ile hızla karıştırırsanız sütün içinde kavrulmuş un çözünecek, eşit olarak dağılacaktır. Devamlı karıştırarak pişirmeye devam ettiğinizde pürüzsüz bir sosunuz olacaktır. Beşamel sos kaynadıktan sonra tuzunu, karabiberini ve muskat rendesini ekledim, tadını kontrol ettim. Ocaktan alıp didiklediğim tel peynirleri ekledim, karıştırarak erimesini sağladım.

30 dk sonra yemeği fırından çıkarıp üzerine beşamel sosu yaydım, sosla birlikte 15 dk kadar daha pişip üzeri kızarınca fırından aldım. Benim acelem vardı ama siz çıkardıktan sonra 15- 20 dk dinledirip öyle servis yaparsanız yanmadan ve dağılmadan yersiniz 🙂 Sonuçta çok lezzetli, kızartılmadığı için nispeten hafif ve sağlıklı, sebze ve proteinin dengeli olduğu bir tabak oldu.

Afiyet olsun!

Ev yapımı dondurmalara devam


Daha önceki yazımda bahsettiğim şekilde evde dondurmalar yapmaya devam ediyoruz, fakat sizinle paylaşmaya fırsat olmamıştı. Mevsimin lezzetli meyveleriyle yapacağım meyveli dondurmalara geçmeden bizim evin klasik favorilerinden olan birkaç çeşidi vereceğim.

Dondurmalarımı yine Türk usulü sahlep ile yaptım, bir miktar da süt kreması ilave ettim içlerine. Böylece dondurmaların kıvamı ipeksi ve donmuş ama buzlanmamış oldu. Süt içindeki yağ oranı ne kadar artarsa buzlanma da o oranda az oluyor. Yine yurt dışında yaygın olarak kullanıldığı şekilde yumurta sarısı ile koyulaştırılarak yapılan custard tipi dondurma tarifimi de en kısa sürede sizinle paylaşacağım.

Bu defaki dondurmalarımız Emre’nin favorisi karamelli, benim için bitter çikolatalı, evin beyi için de hindistancevizliydi 🙂

Üç çeşidi bir defada çıkardım. Bir litre tam yağlı süte bir çorba kaşığı sahlep karıştırıp bir saat kadar beklettim. Bekleme sonunda sahlep tanecikleri şişip daha pişmeden bile sütü koyulaştırmıştı. Sütü ocağa aldım ve kaynayıp iyice koyulaşana kadar pişirdim. Daha sonra sahlepli sütü üç eşit miktarda ayrı ayrı kaplara paylaştırdım. Bu defa kullandığım salebin kalitesinden mi yoksa miktarından mı bilmiyorum süt çok güzel kıvam aldı. Dondurma haline geldiklerinde de adeta Maraş dondurması esnekliğinde oldular.

Karamelli için bir sos tenceresinde yarım su bardağı şekeri birkaç çorba kaşığı su ve birkaç damla limon ile birlikte ocağa koydum. Kısık ateşte pişirerek şekerin karamelleşmesini sağladım. Şeker koyulaşınca üçte bir sahlepli sütü ilave ettim ve iyice karıştırdım. Bu şekilde de birkaç dakika kaynadıktan sonra ılınması için ocaktan aldım.

Çikolatalı dondurma için diğer üçte bir sahlepli sütün içine bir çorba kaşığı kakao ve yarım su bardağı toz şeker ekleyip karıştırdım. Ocakta tüm malzeme eriyip homojen hal alana kadar pişirdim. Kakaolu karışımı ocaktan alıp içine parçalanmış halde 80 gr bitter çikolata (%70 kakaolu) ekleyip eriyene kadar karıştırdım, ılınması için bir kenara aldım.

Hindistancevizli dondurma için kalan son üçte bir sütün içine yine yarım su bardağı toz şeker ve 50 gr Hindistan cevizi rendesi ekleyip ocağa aldım. Şeker eriyip, hindistancevizi rendesi aromasını bırakıp yumuşayana kadar pişirdim. Ilınması için kenara aldım.

Bu defa kullandığım şeker miktarı süt miktarına göre size fazla görünmüş olabilir fakat daha sonra her birine ekleyeceğim krema miktarını da düşündüğüm için yarımşar bardak şeker kullandım. Son halde şeker miktarı tam kıvamında oldu.

Ilınmış dondurma karışımlarını soğumaları için buzdolabına kaldırdım. Makinada dondurma haline getirmeden önce çok iyi soğutulmuş olmaları gerekiyor aksi takdirde istediğimiz dondurma kıvamını yakalayamıyoruz. Vaktiniz varsa buzdolabının normal kısmında birkaç saat, yoksa buzlukta arada kontrol edip karıştırmak koşulu ile bir saat beklettikten sonra dondurma makinesinde çırpılmaya hazır olacaktır karışımlarımız.

Onlar buzdolabında beklerken buzdolabında soğutulmuş bir kutu süt kremasını (200 ml) bir kaba alıp mikserde hızlı devirde çırptım. Böylece krema hem koyulaştı hem hacim kazandı. Kremayı üç eşit parçaya ayırıp dondurma karışımlarına ekledim.

İyice soğumuş olan karışımlarımı sırasıyla her defasında tek çeşit olacak şekilde dondurma makinasının soğuk haznesine yerleştirip makinayı çalıştırdım ve dondurmalarımı hazırladım.

Ayrı ayrı kilitli kaplara yerleştirdiğim dondurmalarımı bir saat kadar daha buzlukta beklettikten sonra servise hazırdı. Karamelli dondurmada yanık şeker burukluğu tam tadında, ağızda yumuşacık ve sakız gibi uzayan nefis bir dondurma olmuştu. Daha da mükemmeli arasında krokan parçacıkları olması olurdu ki bir sonraki hedefim böyle denemek olacak. Çikolatalı ise ağızda dolu dolu çikolata tadı bıkaran, krema ilavesiyle bitter çikolatası dengelenmiş son derece lezzetli bir dondurma oldu. İçinde parça çikolatalar da olsa lezzeti katlanmış olurdu. Hindistancevizli dondurma da tahminin üstünde bir sonuç çıkardı. İçindeki hindistancevizi rendeleri hem lezzetini ve aromasını dondurmaya vermiş hem de ağızda müthiş bir doku bırakıyordu. Bir dahaki sefere bir miktar hindistancevizi sütü ekleyip aromasının ne kadar artacağını görmek istiyorum.

Piyasaya pek çok marka dondurma makinesi çıkmaya başladı. Hemen hemen hepsi aynı prensiple çalışıyor. İlk başta çok gerekli bir mutfak aleti gibi görünmese de karşılığını veriyor bana göre. En azından sağlıklı, içinde ne olduğunu bildiğiniz dondurmalar yiyebiliyorsunuz ve soranlara bu dondurmayı ben yaptım diyebiliyorsunuz 🙂 Makineniz olmasa da biraz daha zahmet ve zaman harcayarak elle de yapabilirsiniz. Buzluğa koyduğunuz dondurma karışımını her yarım saatte bir çıkarıp, çatalla veya güçlü bir mikser ile çırparak birkaç saat içinde dondurmanızı hazır edebilirsiniz. Denemenizi tavsiye ederim.

Gelecek dondurma yazım Yaşar Usta’nın dondurmalarına rakip olacak meyveli dondurma denemelerim olacak, bekleyin derim 🙂

Afiyet olsun!

Vişneli crumble


Crumble aslen İngiliz kökenli bir pişirme şekli, çoğu zaman tatlı olarak yapıldığı gibi kimi zaman da tuzlu versiyonları olabiliyor. Crumble Türkçeye kırıklanmış diye çevirilebilir. Bizim mutfak kültüründe bunu tam olarak karşılayan bir tarif olmadığı için ismini olduğu gibi bıraktım. Temelde yağ, un ve şekerin kabaca karıştırılıp taze ve kuru meyve karışımlarının üzerine serpilip fırınlanmasıyla yapılıyor. Fırından çıktıktan sonra ılık ılık yanında taze krema veya vanilyalı dondurmayla servisi nefis oluyor. Son derece kolay ve lezzetli bir tatlı türü.

Evdeki vişnelerle yapılacak bir tarif  ararken  Tefal’in sitesinde bu tarifi görünce denemek istedim. Basit bir crumbledan ziyade biraz daha tartımsı bir tarif ve böylesi çay saatleri için daha da uygun. Malzemeleri de el altında bulunabilen kolay malzemeler. Yapımında mutfak robotu kullandığım için  zaman almayan, ele yapışmayan bir iş oldu. Hamurda ve elmalı iç malzemesinde kullanılan şeker vişnelerin ekşiliğini dengeliyor.Benim gibi mayhoş ve tatlı lezzetleri birarda sevenler için mükemmel bir tarif.  Elma rendesiyle birlikte kullanılan fındıklar yerken ağızda müthiş bir lezzet bırakıyor. Tefalde anlatırken ceviz demiş ama malzeme listesinde fındık yazmış. Ben fındık kullandım çünkü son zamanlarda tatlılarda fındık favorim oldu ve bence çok yakışıyor bu tarife .

Malzemeler : Ölçüler 200 ml lik normal su bardağı ölçüsüyle verildi.

– 125 gr tereyağı  (yarım paket) küp küp kesilmiş

– 2 yumurta

– 170 gr toz şeker ( 1 su bardağı)

– 60 gr sıvı yağ ( yarım su bardağı)

– 380 gr un ( 3,5 su bardağı)

– 5 gr kabartma tozu (yarım paket)

– vanilya

İçi için :

– 2 adet yeşil elma

– 170 gr toz şeker (1 su bardağı)

– 75 gr fındık  (1 su bardağı)

– 150 gr taze vişne ( 1 kase)

– 2 gr tarçın ( 1 çay kaşığı)

Mutfak robotuna küp küp kesilmiş tereyağını ve şekeri koyup çalıştırın. Krema kıvamına gelen karışıma yumurtaları ve sıvı yağı ekleyip karıştırmaya devam edin. Ardından unu, kabartma tozu ve vanilyayı ekleyin. Hamur toplanıp bir topak haline gelince makinadan alın. Dilerseniz tüm bu karışımı elde de yapabilirsiniz. Yaptığınız hamurun yarıdan biraz daha fazlasını ayırıp streç filme sararak buzdolabına kaldırın. Diğer daha az olan kısmı da streçleyip dondurucuya kaldırın.

Hamurlar buzdolabında dinlenirken  vişnelerin çekirdeklerini çıkartın. Elmaları soyup rendeleyin. Bir su bardağı şekerle birlikte elma rendesini ocağa koyup pişirin. Elmalar suyunu çekip şeffaflaşınca ocaktan alın. Fındıkları mutfak robotunda ince çekin. Soğuyan elma püresine ince çekilmiş fındıkları ve tarçını ekleyip karıştırın.

26 cm çapındaki kelepçeli kalıbı yağlayın. Buzdolabında yarımdan daha büyük olan hamuru çıkarıp kalıbın dibine döşeyin. Kenarları hafifçe yanlara doğru yüksek yapın. Hamurun üzerine fındıklı elma püresini yayın. Elmaların üzerine vişneleri dizin. Dondurucudaki hamuru çıkarıp bir rendenin iri kısmıyla vişnelerin üzerine rendeleyin. Her tarafın eşit olarak kaplandığından emin olun.

180 dereceye ısıtılmış fırından 45 dk pişirin. Üzeri pembeleşince fırından alın. Hafif ılındıktan sonra üzerine pudra şekeri serperek servis edin.

Afiyet olsun!

Toprak güveçte yaz türlüsü


Çocukluğumda evde toprak bir güveç her zaman bulunurdu. Bazı yemekler hep o kapta yapılır, hatta bazen hazırlanan tencere evin çocuğu vasıtasıyla mahalledeki ekmek fırınına gönderilir, orada odun ateşinde pişirtilirdi. O lezzet ve fikir zihnimizin bir yerine kaydedilmiş demekki. Yıllar sonra yaş kemale erdikçe yada durup düşünmeye fırsat bulmaya başladıkça bir bir çıkıyor saklandıkları yerden.

Bende de bir iki yıldır toprak bir tencere var artık. Kuzu etli yemekler, sebzeler ve kuru fasulye bazen bu kapta pişiyor. Kimi zaman fırında, kimi zaman da doğrudan ocağın üzerinde. Hiç su ilavesi yapmadan kendi suyuyla pişen yemeklere toprak kabın kendi lezzeti geçiyor ve yemek bambaşka bir hal alıyor. Yada bize öyle geliyor bilmiyorum 🙂

Yaz türlüsü de çok sevdiğimiz sebze yemeklerinden biri. Basitliği yanında sunduğu lezzet şaşırtıcı oluyor. Kuzu eti ile birlikte sebzelerin ve etin lezzeti birbirini tamamlıyor. Mümkün olduğu kadarıyla sebzelerin pişmiş ama şeklini kaybetmemiş olmasını sağlamaya çalışıyorum. Bunun içinde kısık ateşte veya fırında hiç karıştırmadan pişirmek yeterli. Evde olan sebzelerle bir türlü hazırlamak elbette mümkün ama bence bamyası olmayan bir yaz türlüsü eksiktir derim. Şemsa hanım da benimle aynı fikirdeymiş meğerse 🙂

Bu defa neler koydum türlüme;

– 500 gr kuzu kuşbaşı

– 2 adet taze patates

– 2 adet ufak kabak

– 2 adet ufak patlıcan

– 1 avuç yeşil fasulye

– 1 avuç bamya

– 3 adet çarliston biber

– 3 adet kırmızı biber

– 2 adet orta boy soğan

– 1 baş sarımsak

– 2 iri domates

– tuz, karabiber, kekik

– 1 çay bardağı zeytinyağı

Bütün sebzeleri yıkadım, ayıkladım, ayrı ayrı ufak olmayan parçalar halinde doğradım. Sırasıyla toprak güvecin en altına kuzu etini koydum, üzerine patatesleri, taze fasulyeleri, kabakları, patlıcanları, kırmızı ve çarliston biberleri, bamyaları ve en üste de doğranmış domatesleri dizdim. Sebzeleri yerleştirirken ayıklanmış soğan ve sarımsakları aralara serpiştirdim. Soğanları iri doğrmıştım, sarımsakları da diş diş bıraktım. Yine aralara tuz, taze çekilmiş karabiber ve kekik serptim. En üstünden zeytinyağını gezdirdim. Kapağını kapatıp ocağa koydum. Önce orta ateşte kap ısınana kadar tuttum, sonra iyice kısık ateşe alıp 2 saat kadar pişirdim, arada hiç karıştırmadım. Sebzeler, et ve domates kendi sularını bırakıp onun içinde piştiler, lezzetlerini birleştirdiler. Yanında tereyağlı sade pilavla servis yaptım.

Toprak tencereniz yoksa aynı şekilde bir fırın kabına yerleştirip üzerini kapak veya folyo ile kapatıp fırında pişirebilirsiniz. Şiddetle tavsiye edilir 🙂

Afiyet olsun!

 

 

 

Frambuazlı çikolatalı kolay tart


 

Geçen gün Emreyle pazara gittiğimizde birbirinden güzel yaz mevyelerini görünce biraz ondan biraz bundan derken ellerimiz kollarımız dolu eve döndük. Kiraz, vişne, çilek aldığımız meyvelerden bazılarıydı. Ben pazara gidince birbirinden taze ve güzel sebze ve meyvelerle sarhoş oluyorum zaten. Hepsinden birden almak istiyorum sanki hemen pişirebilecekmişim gibi. Sonra da bayatlamadan tüketebilmek için fikren bir baskı oluyor insanın üzerinde. Mevsimin son çileklerinden reçel yaptım.  Vişnelerle yaptığım crumble da daha sonra gelecek size.

Pazarda müthiş renkleri ve narin yapılarıyla frambuazları görünce dayanamadım aldım tabiki. O andan itibaren bunlarla nasıl bir tatlı yapmalı düşüncesi dönmeye başladı kafamda. İlk anda pannacota tarzı bir tatlı ve üzerine meyveli sos geldi aklıma ama evde jelatin ve çubuk vanilyam yoktu. Sonra ertesi gün İstanbul’dan ayrılacak annem için çikolatalı bir tatlı yapmanın daha makbul olacağını düşündüm. Çikolata deyince akla elbette hemen Cafe fernando ve onun güzel tarifleri geliyor. Cenk de nefis bir frambuazlı çikolatalı tart yapmıştı. Fakat açıkçası ben evdeki yoğunluğum nedeniyle işin biraz daha kolayına kaçmak istedim. Biraz daha araştırınca benim müdavimi olduğum Martha Stewartta daha kolay bir tarif buldum. Kendimden fikir ilavesiyle tarifi daha da pratik hale getirerek aşağıdaki şekilde uyguladım. Benim zamanım dardı, buzdolabında yeterince dinlenmeye bırakamadan servis etmek zorunda kaldım. Sizler yemeden önce en az iki yada üç saat buzdolabında bekletirseniz, hatta akşamdan sabaha kadar kalırsa sonuç daha mükemmel olacaktır. Lezzet olarak şahane, annem gibi her türlü tatlının çikolatalısını severlerdenseniz hele bayılacaksınız.

Malzemeler :

Tabanı için :

– 1 paket kakaolu bisküvi

– yarım su bardağı tuzsuz badem

– 2 yemek kaşığı pudra şekeri

– 50 gr tereyağı

İçi için:

– 350gr frambuaz (bir kısmını üst süsleme için ayırıyoruz 200 gr içe + 150 gr üstüne)

– bir kaç yaprak taze tane

– 1 kutu süt kreması

– 160 gr bitter çikolata

– 2 yemek kaşığı bal

– 4 yemek kaşığı tereyağı

Bir mutfak robotunda bademleri ve bisküvileri un haline gelene kadar çektim. İçine pudra şekerini ve erittiğim tereyağını ekleyerek karıştırdım. Cheesecake tabanı yapar gibi yağlanmış kelepçeli kalıbımın dibine sıkıştırarak yerleştirdim. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 10 dk. fırınladım. Çıkarıp soğumaya bıraktım.

Diğer yanda 250 gr frambuazı ince kıyılmış nane yaprakları ile karıştırdım ve çatalla hafifçe ezdim. Bir sos tenceresine kremayı koydum ve kaynama derecesine gelmeyecek kadar ısıttım. Ocaktan aldığım sıcak kremanın içine çikolataları ekledim, karıştırarak erimesini sağladım.Ardından tereyağını ve balı ilave ederek homojen bir karışım olana kadar çırptım. Hafif ezilmiş naneli frambuazları tart tabanına yaydım. Üzerine çikolata kremasını yavaşça döktüm ve eşit bir şekilde dağılmasını sağladım. Tartı buzdolabına kaldırdım ve soğumaya bıraktım. En az iki saat dinlenen (tercihen biraz daha fazla olmalı) tartın üzerini kalan frambuazlarla süsledikten sonra servis ettim. Ben elimde olduğu kadarını kullandığım için üst süslemesi az görünebilir size. Elinizde mevcutsa yazdığımdan daha çok mevye kullanabilirsiniz üstü için.

Afiyet olsun!

 

Dünya gözüyle


Dünya gözüyle.