Posts Tagged ‘limon’

Sıcak yaz günleri için farklı bir serinletici; Karpuzlu limonata


Yaz için en sevdiğiniz soğuk içecek deseniz buz gibi bir limonata derim, ya meyve deseniz o da karpuzdur çoğumuz için değil mi? Peki bu ikisinin bir içecekte buluşması nasıl olur derseniz çok ferahlatıcı ve lezzetli derim 🙂

Seneler önce Emre henüz 5-6 yaşlarındayken bir yaz Büyükada’da ben işteyken anneannesi ve babaannesiyle vakit geçiriyordu. Onu oyalamakla uğraştıkları günlerden birinde bir çocuk dergisinin içindeki karpuzlu limonata tarifini anneanneyle beraber yapmışlar ve akşama bana ikram etmişlerdi. Emre daha o günlerden değişik tatları denemeye meraklı bir çocuktu benim gibi. O limonata farklı tadıyla hepimizin çok hoşuna gitmişti.

Tarifi birebir hatırlamıyorum ama tad aklımıza düşünce geçen gün kendi yorumumla yine denedik ve çok beğendik. Zaten bu sıcaklarda soğuk bir şeyler içmek için ölüyoruz hepimiz. Dolapta sürekli limonata, buzlu çay veya meyve suları bulunuyor. En azından kendi hazırladığımız içeceklerde şeker içeriğini kontrol altında tutma olanağımız olabiliyor ve katkı maddelerinden de korkmamıza gerek kalmıyor. Arasıra kendi hazırladığım basit içecek tariflerini de paylaşacağım sizinle.

Karpuzlu limonatamı nasıl yaptığımı basitçe anlatayım;

Malzemeler:

– 500 gr çekirdekleri ve kabuğu ayıklanmış karpuz (4-5 üçgen dilim kesilmiş karpuz kadar)

– 1 limon (kabuğu ve suyu kullanılacak)

– 5 yemek kaşığı şeker

– 1 çay bardağı sıcak su

– 1 adet kabuk tarçın

– tamamını bir litreye tamamlamak için su ve buz küpleri

İyice yıkanmış bir limonun kabuğunu rende veya soyucu ile limonun beyazını almadan çıkartın. Limon kabuklarını cam bir kaseye alın. Üzerine toz şekeri koyarak elinizle iyice oğuşturun. Böylece limon kabuğu aroması şekere iyice geçecektir. Yeterince ovaladıktan sonra üzerine bir çay bardağı sıcak su koyarak karıştırın, şekerin erimesini sağlayın. İçine bir kabuk tarçını da atarak soğutmaya bırakın.

Ayıklanmış karpuzları ufak parçalara kesin. Ya büyük blender yada el blender kullanarak iyice püre haline getirin. Oldukça sulu, çorba gibi bir kıvamı olacaktır.

Soğumuş tarçınlı, limon kabuklu şekerli suyu süzgeçten süzüp bir kaba alın. Karpuzları da süzgeçten geçirerek üzerine ilave edin. Bir limonun suyunu sıkıp ekleyin. Tüm karışımın tadını kontrol edin, tamamsa kapalı bir kapta buzdolabına kaldırın.

Servis yapacağınız zaman bir sürahiye karpuzlu karışımı koyun, üzerine bir litreye tamamlayacak kadar soğuk su ilave edin. Karpuz dilimleri konmuş bardaklarla bol buzla servis yapın benim şahsi tavsiyem 🙂

Sıcak bir akşam üzeri şehirde de olsa ufak bir balkon sefasını keyfe dönüştüren bir tad oldu bizim için. İçindeki kabuk tarçın aroması kendini tam belli etmeden karpuzun tadını inanılmaz bir şekilde yükseltiyor. İlk başta aman canım karpuz ve tarçın birarada ne uyumsuz diyebilirsiniz ama ön yargılı olmayın ve deneyin derim.

Afiyet olsun!

Taze çilek soslu tatlı


 

Yılın bu zamanları gelip çilekler tezgahlarda bolca ve lezzetli haliyle yer almaya başladığında içimi mutluluk kaplar. Bence çilek de çikolata gibi mutluluk veren gıdalardan biri kesinlikle.  İyi ve olgun bir çileği ısırırken burnuma dolan lezzetli kokusu çok hoştur. Eski çilekler yok artık desek de son bir kaç yıldır lezzetli çilekler bulabilir olduk mevsiminde. Her sebze ve meyvede olduğu gibi çilek de mevsiminde güzel. Çilekler bollaştığında reçel yapma zamanı gelene kadar her tatlıda her meyve ikramımda çilek kullanmak isterim. Bu tatlı da sık sık yaptığım lezzetli ve kolay bir tarif. Can dostum Özlem’in yıllar önce bana vermiş olduğu bir reçete. Elbette profesyonel bir tatlı değil, ev hanımlarının birbirlerine verdiği hafif , kolay bulunan malzemelerle yapılan bir tarif. İkimiz de hala kullanıyoruz.

Malzemeler:

– 24 adet kedi dili bisküvi

– 1 bardak süt ıslatmak için

– 500 gr süt

– 1.5 yemek kaşığı un

– 1.5 yemek kaşığı mısır nişastası

– 8 yemek kaşığı toz şeker

– 50 gr tereyağı

– 1 limon suyu

– vanilya

Üst sosu için:

– 300 gr çilek

– 2 yemek kaşığı pudra şekeri

Yapılışı:

Sos tenceresinde un, nişasta ve şeker harmanlanır. Süt azar azar ilave edilerek topaklanmadan yedirilir. Orta ateşte çırpıcı ile sürekli karıştırılarak muhallebi kıvamına gelene kadar pişirilir. Ocaktan alınan muhallebinin içine tereyağı, limon suyu ve vanilya eklenerek iyice karıştırılır. El mikseri ile çırparak  ılınması sağlanır. Bu arada kedi dili bisküvileri süte batırılarak servis kabının dibine bir sıra halinde dizilir. Üzerine muhallebinin yarısı dökülür, düzgünce yayılması sağlanır. Kalan bisküviler süte batırılarak muhallebinin üzerine 2. kat olarak döşenir, üstüne muhallebinin kalanı dökülür.

Yıkanmış ve ayıklanmış çilekler iki çorba kaşığı pudra şekeri ile beraber rondoya konur. Çilekler bir sos haline gelene kadar parçalanır. Oluşan sos tatlının üstüne dökülür ve soğuması için buzdolabına kaldırılır. Bir kaç saat sonra dilimlenerek servis edilebilir.

Yukarıda anlattığım şekli tarifin klasik her zaman uyguladığımız şekli. Bazen ben bir iki değişiklik yapmayı da seviyorum. Servis kabına bisküvileri tek sıra halinde diziyorum. Muhallebiyi her zamanki gibi pişirip ılıttıktan sonra içine bir kutu (200 gr) labne peyniri ilave ediyorum. Homojen hale gelene kadar mikser ile çırpıyorum. Tabi daha önce muhallebiyi pişirirken şeker miktarını biraz daha arttırıyorum peyniri düşünerek. Peynirli karışımı tek kat  kalın bir tabaka halinde bisküvilerin üzerine  döküyorum. Buzdolabına kaldırıp soğuyana kadar bekletiyorum. İyice soğuyup sertleştikten sonra üzerine çilek sosunu döküyorum. Böylece kolay bir cheesecake yapmış oluyorum. Bu da farklı bir fikir, ne dersiniz?

 

Semizotu salatası


 

Salı günleri Döndümüzün bizimle olduğu günler. Genelde öğlenleri geçiştirdiğim halde o olduğunda birlikte güzel bir öğle sofrası hazırlıyoruz kendimize. Yani ben hazırlıyorum, birlikte yiyoruz:)

Bugün dolaba bakıp ne var ne yok acaba derken bir demet semizotumun olduğunu hatıladım dün aldığım. Klasik sarımsaklı yoğurtlu semizotu salatası yapmak istemedi canım. Baktım azıcık da kısırlık ince bulgurum kalmış, onları sıcak suyla ıslattım. Semizotlarını ayıklayıp yıkadım, salata kurutucusunda kuruttum. Bu aleti geliştiren her kimse her seferinde ona dua ediyorum. Çok kullanışlı bir mutfak aleti. Salata malzemelerini hem yıkamak hem de kurutmak için mükemmel bişey. Islak ıslak salata yapraklarından, sulanmış salata soslarından hiç hoşlanmıyorum ve bence salatanın lezzetini bozuyor.

Yarım kırmızı soğanı biraz tuz ve sirke ile ovup kenarda beklemeye bıraktım. Bir ufak kırmızı biberi ve 2 küçük çengelköy hıyarını tavla zarı büyüklüğünde doğradım. Azıcık maydanozum ve dereoyum kalmış onları da yıkayıp kıydım. Tüm malzemeleri karıştırdım salata kabında. Sızma zeytinyağı, biraz limon, biraz nar ekşisi ve tuz ile sos hazırladım salatanın üstüne döktüm ve harmanladım. Salata servise hazır:)

Afiyet olsun!

Annemin enginarı


Bu sıralar nerede hoşuma giden enginar bulsam hemen alıyorum. Bunlara da Erenköyde bir seyyar satıcıda rastladım. Son derece taze, küçük, bebek enginardı. Resmi yakından çekmiş olduğum için küçüklükleri belli olmuyor pek ama öyleydiler. O kadar hoşuma gittiler ki hatta bir kavanoza çiçek gibi koydum, bir gün mutfakta durdular.

Daha önce yazdığım enginarlı sulu köfte tarifinde bahsettiğim annemin tarzında zeytinyağlı enginar yemeği yapmaya karar verdim bu güzellikleri.

Enginarlardan önce diğer malzemeleri hazırladım bekleyip kararmasınlar diye. Bir soğanı ve bir diş sarımsağı çok ince küçük, küçük doğradım. Bir havucu ve iki patatesi temizleyip iri küpler halinde doğradım. 4 sap taze soğanı ayıklayıp 2 cm uzunluğunda doğradım. 1/4 demet dereotunu yıkayıp hazırladım. En son enginarların dıştaki sert yapraklarını ayıkladım. Sapından 3 cm kalacak şekilde kestim. Tepesinden de uç kısımlarını kestim. Ayıkladığım her enginarı limonla oyup, limonlu suya koydum.

Bol sızma zeytinyağı koyduğum tencereye soğanları ve sarımsağı aldım pişirmeye başladım. Bir limonun kabuğundan rendeledim, tuzunu ilave ettim. Soğanlar yumuşayıp hafifçe renk aldığında havuçları ekledim. Biraz sonra da patatesleri. Hafifçe sotelendikten sonra sıcak suyunu koydum. Diğer yanda bir çorba kaşığı unu yarım limon suyu ve birazıcık daha soğuk su ile erittim, bir tatlı kaşığı şeker ekledim. Kaynamakta olan yemeğe ilave ettim, karıştırarak yedirdim. Böylece yemeğin hoş bir sarılıkta ve kıvamda sosu oluştu. Şimdi suda beklemekte olan enginarları herbirini dörde bölerek tencereye ekleyebiliriz. Bundan sonra bir 15 dk kadar pişti. Enginarları kontrol ederek pişme derecesini ayarlayabiliriz. Pişmesine yakın hazırladığım taze soğanları ve dereotunu ilave ettim. Yemeğin içine eklediğim dereotunu kıymadım. Her tarafına dağılmadan sadece aromasını versin istedim. Ateşi kapatıp dinlenmeye bıraktım. Servis yaparken taze dereotlarıyla süsledim. Daha önce bahsettiğim gibi bizde bu yemek soğuk zeytinyağlı olarak değil ılık ılık yeniyor.  Biraz dinlendikten sonra servis yaptım. Umarım siz de hoşlanırsınız.