Archive for Ağustos 2014

Kızılcık şerbeti


kızılcık şerbeti 2

Tatil dönüşü hepinize merhaba 🙂

Bu yaz hararetimizi geçirmek için çeşitli meyve suları hazırladım. Meyvenin zamanına göre kırmızı erik, vişne, kızılcıktan bol bol soğuk içecekler yaptım az şekerli. Kızılcık zamanı geldi de geçiyor bile, bu hafta bulabilecek miyim pazarda emin değilim. Buldukça alıp derin dondurucuya da atıyorum kışın kullanmak üzere.

Aslında işlem basit, meyveyi bol su ile çok az kaynatıp bekletiyorum, süzüp ılıkken şekerini ilave ediyorum. Sonra da soğutmak üzere dolaba kaldırıyorum. Dilediğiniz zaman bol buzla servise hazır. Biliyorum epey geç kaldım ama hala sıcaklar devam ediyorken yapabiliriz. Özellikle kızılcık çok şifalı bir meyve olmanın dışında ekşiliği ve kendine has burukluğuyla çok hoş bir içecek yaratıyor.

kızılcık suyu 2

 

Tarif yukarıda anlattığım gibi çok basit ama ilk kez yapacaklar için örnek miktarlar verelim isterseniz:

Malzemeler :

– 1 kg kızılcık

– 4 litre içme suyu

– 3/4 veya 1  bardak şeker (şeker miktarını kendi ağız tadınıza göre ayarlayabilirsiniz)

kızılcık

 

Kızılcıkları yıkayıp süzün. 4 litre kadar temiz içme suyu ile bir tencereye alın, kaynamaya bırakın. İlk kaynamayı alınca altını kısın, kızılcıklar çatlayana kadar 5-10 dk pişirin. Altını kapatıp ılınmaya bırakın. Bu esnada kızılcıkların tüm aroması suya geçecektir. Ilındığında bir süzgeçle temiz bir kaba süzün. Şekerini ilave edip eriyene kadar karıştırın, tadını kontrol edin. Kızılcık suyunu cam sürahilere boşaltıp soğumaya bırakın.

kızılcık şurubu 1

kızılcık şerbeti

Kızılcılların kendine has aroması çok güçlü olduğu için ilave bir baharat koymuyorum ama erik veya vişne suyu yaparken bazen içine tarçın kabuğu veya bir iki karanfil atabiliyorum.

Bol buzla afiyet olsun!

Fındık kremalı ve vişneli muskalar


vişneli fındıklı üçgen börekler

 

Ramazan ayında aldığım ve henüz bitiremediğim baklava yufkaları ile uzun zamandır aklımda olan bir fikri uyguladım. Şu baklava yufkaları ne kadar pratik bir şey, çok seviyorum. Genelde hazır malzeme kullanmayı çok sevmem ama bazıları da hayat kurtarıyor doğrusu.

Çay sofralarınız için veya aniden kahveye gelecek misafirleriniz için çok çabuk hazırlayacağınız ama onları çok etkileyeceğiniz bir tarif veriyorum şimdi size, hazır olun 🙂

Malzemeler : 15 adet için

– 9 adet hazır baklava yufkası

– 3 yemek kaşığı tereyağı

– 250 ml (1 büyük bardak) süt

– 2 yemek kaşığı şeker

– 2 yemek kaşığı mısır nişastası

-2 yemek kaşığı ince çekilmiş fındık (siz dilerseniz badem de kullanabilirsiniz)

– 30 adet vişne reçeli tanesi ( dilerseniz çekirdeği çıkarılmış taze vişne kullanabilirsiniz)

İlk olarak kremasını pişirin. Bir sos tenceresinde nişasta, şeker ve fındık tozunu karıştırın. Sütü ilave edin. Orta ateşte koyulaşana kadar pişirin. Soğumaya bırakın. Tereyağını bir tavada yakmadan eritin.

baklava yufkası

Baklava yufkalarını aralarına erimiş yağ sürerek üçlü katlar halinde hazırlayın. Her üç katlı yufkayı enine beş eşit parçaya bölün.

Tatlı muskalar

Oluşan dikdörtgenlerin en başına bir kaşık muhallebi koyun, üzerine iki vişne ekleyin. Alt köşeden başlayarak üçgen muska şeklinde katlayarak sonuna kadar sarın.

fırına hazır

 

Hepsi tamamlanınca fırın tepsisine dizin, 180 derece fırında altın sarısı renginde kızarana kadar 30 – 35 dk pişirin. Fırından aldıktan sonra servis tabağına yerleştirin, sıcakken üzerine bolca pudra şekeri serpin.

muhallebili muskalar

 

Bu çıtır çıtır güzellikleri daha çok bekletmeden ılık ılık servis edin sevdiklerinize. İlk ısırıkta çıtır çıtır ağızda eriyen kat kat incecik yufkaların ortasında nefis yumuşacık fındıklı krema harika  bir kontras yaratıyor. Hele arada rastladığınız vişnelerin mayhoşluğu tadları dengeliyor.

DSC_0308

Şu kat kat güzelliği görüyor musunuz?

Afiyet olsun!

 

Koruk ekşili ve acı biberli bamya


ekşili acılı bamya

 

 

Bayram tatili sonrası pazarda alışveriş yaparken Ege bamyalarını görünce dayanamadım. Kırmızılı Urla bamyalarından değillerdi ama ne yapalım burada Ege bamyası da sık bulunmuyor ki.  Tazecik ama uzun bamyaları bulunca kaçırmadım.

Anneannem bamyayı zeytinyağlı olarak koruk ekşisiyle yapardı mevsiminde, bir de içine bir iki acı yeşil biber atardı, nefis olurdu. Bana onu hatırlatan bir kaç yemekten biridir acılı bamya.  Bizde daha çok piliçli Yalova bamyası tercih edilse de ev ahalisi tarafından arada uzun bamya buldukça acılısını da yapıyorum ve neredeyse hepsini kendime saklamak istiyorum 🙂

Koruk ekşisi da bana anneannemi hatırlatan şeylerden biri. Anılarımız ne kadar yiyeceklerle bağlantılı değil mi, kokular da öyle. O tat veya koku bizi geçmişimize götürüveriyor. Koruk ekşisi ya da şerbeti denince hemen çocukluğumda anneannemin buzdolabındaki şerbet şisesi geliyor aklıma. Mevsim başında daha üzümler olgunlaşmadan koruk halindeyken bağdan toplanan olmamış üzümler eve getirilir, güzelce yıkanır ve tanelenirdi. Anneannem onları ezerek sıkar ve sularını çıkarırdı ve bolca şekerle şurup haline getirir şişelere doldururdu. Hiç kaynatmadan yaptığı bu şurup meyvenin tüm tazeliğini ve vitaminini taşırdı. Bilenler bilir koruk ekşisinin çok kendine has bir tadı vardır. Nefis ekşiliğinin yanında hafif buruktur da. Koruk şerbeti içmek istediğimizde dolaptaki konsantreden bardağımıza bir parmak kadar koyar üstünü soğuk suyla tamamlardık. İşte nefis, iç açıcı ve serinletici içeceğimiz hazır 🙂  Ne kadar şanslıymışım ki bu güzellikleri yaşamışım. Elimden geldiğince bazılarını yaşatmaya çalışıyorum hala.

koruk

Bamyaları pazardan alıp eve gelince binamızın bahçesindeki asmanın koruklarının hala olgunlaşmamış olduğunu gördüm ve evet dedim bu yemek mutlaka koruk ekşisiyle olmalı. E hazır toplamışken birazıcık da şerbet yapabiliriz.

koruk şerbeti 2

Emre’ye hoş bir sürpriz oldu, tadını çok beğendi. Neyse ki onunla tat zevklerimiz çok uyuyor.

Yemeğimize gelecek olursak, alt tarafı bir sebze yemeği için bu kadar laf salatası demeyin ne olur. Bazen bir yemek bir yemekten çok daha fazlasını ifade ediyor. Bu da onlardan biri benim için ve sizlerle paylaşmak istedim. Acı ve ekşi birlikteliğini seviyorsanız mutlaka bir şanş verin derim.

Gelelim yemeğimizin tarifine :

– 500 gr uzun Ege bamyası

– 4 domates

– 1 kuru soğan

– 2-3 acı sivri biber (acılık oranını nasıl tercih ediyorsanız öyle)

– Bir Türk kahvesi fincanı kadar koruk ekşisi (eğer bulamıyorsanız bir limon suyu)

– 1 çay bardağı sızma zeytinyağı

– tuz

Bamyaları yıkayın, süzün. Bir tepsiye temiz mutfak havlusu serin, üzerine yıkadığınız bamyaları tek sıra olarak yayın. Balkonda ya da uygun havadar bir yerde kurumaya bırakın. Bu püf noktası önemli, çünkü ben de annem ve anneannemden böyle öğrendim. Ayıklamadan önce yıkayıp kuruttuğunuz bamyalar ayıklandıktan sonra pişerken salyasını bırakmıyor. Burada kurutmaktan maksadımız yıkama suyunun giderilmesi, yoksa kışlık kurutmuyoruz 🙂 Bamyaları tepeleri üçgen olacak şekilde ayıklayın. Soğanı yemeklik doğrayın. Biberleri iri parçalara bölün. Domateslerin kabuklarını soyup küp küp doğrayın.  Korukları ayıklayıp havan veya bir kavanoz yardımıyla ezin, suyunu süzün.

Tencereye zeytinyağını koyun, önce soğanları ilave edip orta ateşte hafif yumuşayana kadar kavurun. Sonra domatesleri ilave edin, tuz ekleyip pişirmeye devam edin. Domatesler yumuşadığında bamyaları ve biberleri ekleyin.

koruk ekşisi 1

Hemen koruk suyu ya da limon suyunu üzerine gezdirin. Bu nokta da salyalanmayı önlemek için önemli unutmayalım. Ben bir kaç koruk tanesini de yemeğin içine atıverdim. Şöyle bir karıştırıp domatesin bıraktığı suyun durumuna göre sebzelerin hizasına kadar sıcak su ekleyin. Kapağı kapatıp orta-kısık ateşte pişirmeye bırakın. 20 -25 dk kadar sonra bamyalar yumuşayıp arzu ettiğiniz kıvama geldiğinde altını kapatın. Ben şahsi olarak çok ezilmiş hallerini sevmediğim için yumuşak ama çatala gelecek hale gelene kadar pişiriyorum.

Her ne kadar yemeğimiz zeytinyağlı olsa da bir Egeli olarak sıcak – ılık arası yemeyi seviyorum sebzelerimi, bence siz de öyle yapın. Tadına varacaksınız eminim 🙂

koruk ekşili bamya

Afiyet olsun!