Archive for Ağustos 2012

Karışık yaz dolması


Türk mutfağında dolmaların yeri çok ayrıdır değil mi? Her mevsim pek çok sebzenin dolması, sarması yapılır, zevkle yenir. Zeytinyağlısı, etlisi, pirinçlisi, bulgurlusu derken çeşitleri saymakla bitmez. Tarif deseniz her ev hanımı gözü kapalı yapmasını bilir. Her birinin kendine göre içine koyduğu lezzet vericiler farklı olsa da, her yöreye göre az çok farklılıklar gösterse de temelde tarif benzerdir.

Bizim evde de çok sevilir dolmalar. Zeytinyağlıları çok sevilir  ama etli dolmalar da sebzesi, eti, karbonhidratı bir arada yanında yoğurduyla tam bir öğün oluşturan terkibi nedeniyle tercih sebebi oluyor gündelik mutfağımızda. Yaz dolmalarını karışık sebzelerden yapmayı seviyorum, bir de fırında pişirmeyi. Fırında ağır ağır demlenerek pişen çeşit çeşit sebzelerin lezzeti sanki katlanıyor bana göre.

Tarif herkesçe malum olsa da mutfağa yeni giren gençler için yazmak istiyorum dikkat gerektiren noktalarıyla birlikte.

Malzemeler :

–          2 adet dolmalık patlıcan

–          2 adet dolmalık kabak

–          4 adet dolmalık biberi

–          4 adet kırmızı biber

İçi için:

–          400 gr dolmalık çekilmiş orta yağlı kıyma

–          16 yemek kaşığı pirinç (doldurulacak sebze adedi kadar kaşık pirinç)

–          2 adet orta boy soğan

–          1 demet maydanoz

–          4 adet olgun domates rendelenmiş

–          1 yemek kaşığı biber salçası

–          1 tatlı kaşığı kuru nane

–          Karabiber, tuz

–          Zeytinyağı

Dolma için ayırdığımız sebzeleri yıkayıp ayıklayın. Biberlerin üstünü kesip kapak yapın, çekirdeklerini çıkarın. Kabakların üstünü ince kazıyın, ortadan ikiye ayırın, dört parça kabağı dolmalık oyun. Patlıcanları ortadan ikiye kesin, dört parça patlıcanı dolmalık oyun. Kabakların ve patlıcanların içini hafif tuz ve karabiber ile ovun. Böylece sebzeleriniz pişerken daha lezzetli olacaktır.

Dolma harcı için iki adet soğanı rendeleyin veya çok ince olarak yemeklik doğrayın. Pirinci ayıklayıp iyice yıkayın. Bir demet maydanozu ayıklayıp, yıkayın, ince kıyın. Domatesleri rendeleyin. Bir karıştırma kabında kıymayı soğan, maydanoz, pirinç, rende domateslerin üçte ikisi, bir yemek kaşığı biber salçası, kuru nane, tuz, karabiber ile karıştırın. Biraz zeytinyağı ve az su ilavesi ile iyice yoğurun.

Dolmalık sebzeleri harç ile doldurup pişireceğiniz tencereye dizin.( Ben pişirmeye fırında devam edeceğim için hem ocakta hem fırında kullanılabilecek yayvan döküm bir tencere tercih ettim.)

Kalan domates rendesine 2 bardak su, yarım bardak zeytinyağı, tuz ve karabiber ekleyin, karıştırın ve dolmaların üzerine dökün. Dolma tenceresini önce ocakta suyu kaynayıp dolmalar hafiften yumuşayana kadar pişirin. Daha sonra tencereyi ocaktan alıp 200 derece fırına sürün. Yaklaşık 50 dakika kadar dolmalar iyice pişip, üzeri hafifçe kızarana kadar fırınlayın.

Fırından aldıktan sonra yarım saat kadar dinlendirip yanında yoğurtla servis yapın.

Afiyet olsun!

Ramazan Bayramı


 

Gecikmeli de olsa herkese mutlu, sağlıklı, huzurlu bir bayram diliyorum 🙂

Sevgiler

Sakızlı muhallebili güllaç


Koskoca bir Ramazan ayı geldi ve gidiyor inşallah tekrar kavuşmak ümidiyle.

Bu ayda kendimizce hep yapmayı sevdiğimiz yemekler vardır sadece senenin bu zamanında yaptığımız. Güllaç da bunlardan biri. Her yerde pek çok tarifi mevcut aslında o nedenle en sevdiğim klasik gül sulu, cevizli güllaç tarifini yazmadım bugüne dek. Oysa Ramazanda haftada bir mutlaka güllaç yaparım, o tepsinin de en az iki gün yendiğini düşünecek olursak hemen hemen dolapta hep vardır.  Mevsim dolayısıyla nar olmaması da buna bir etken, bence üzerine serpiştirilmiş nar çok çok yakışıyor, olmayınca eksikmiş gibi geliyor bana, tadı yarım kalıyor. Başka mayhoşluklarla yerini doldurmaya çalıştım. Vişne kullandım zaman zaman, son olarak da çilekle denedim çok hoşumuza gitti. Arasında da sakızlı muhallebi koydum, klasik güllaçtan oldukça farklı bir lezzet elde ettim.

Sakızlı muhallebili güllaç

Malzemeler :

–          6 yaprak güllaç

–          1 litre süt

–          1 su bardağı toz şeker

–          ½ su bardağı su

Muhallebisi için :

–          ½ litre süt

–          ½ su bardağı toz şeker

–          1,5 yemek kaşığı tepeleme un

–          1,5 yemek kaşığı tepeleme mısır nişastası

–          3 parça damla sakızı

Üstü ve arası için:

–          300 gr çilek (bir kısmı üzerine konmak üzere ayrılacak)

–          Yarım kase dövülmüş ceviz

 

Önce muhallebi hazırlanır. Bunun için bir sos tenceresine un, nişasta ve toz şeker konur. Kuru malzemeler bir çırpıcı ile birbirine iyice karıştırılır. Damla sakızı havanda iyice dövülerek malzemelere eklenir.

Ardından süt yavaş yavaş eklenerek karıştırılmaya devam edilir. Bu şekilde sütü dökmeden önce un ve nişasta şekerle iyice karışmış olursa sütü eklerken hiç topaklanma olmaz. Sos tenceresi ocağa alınır, orta ateşte devamlı karıştırılarak muhallebi kıvamına gelene kadar pişirilir. Ocaktan alınıp arada karıştırılarak soğumaya bırakılır.

Güllaç için bir litre süt bir tencereye alınır. Kaynama derecesine kadar ısıtılır, içine bir su bardağı (200 ml lik normal su bardağı ölçüsü) toz şeker eklenir. Eriyene kadar karıştırılır. Sıcak sütün içine yarım bardak su ilave edilir.

Tatlıyı yapacağımız servis tabağının boyutuna göre güllaç yapraklarını parçalayarak teker teker yerleştirilir. Her katta üzerine sıcak sütlü karışımdan kepçe ile dökerek ıslatılır.

Üç yaprak güllaç bu şekilde yerleştirildikten sonra üzerine soğumuş sakızlı muhallebi dökülür ve eşit kalınlıkta yayılır. Ayıklanıp ufak parçalara kesilmiş çilekler muhallebinin üzerine serpiştirilir.

Kalan güllaç yaprakları yine tepsi boyutuna göre parçalanır. Bu defa bir maşa yardımıyla sıcak sütün içine batırılarak yumuşatılır ve muhallebili katmanın üzerine yerleştirilir. (sıcak sütü direk olarak muhallebinin üzerine döküp sulandırmak istemediğim için bu şekilde yaptım.)

Kalan üç yaprak güllacı bu şekilde yerleştirdikten sonra artan süt en üste kepçe ile dökülür, güllaç yapraklarının emmesi sağlanır.

Güllacın üzeri dövülmüş ceviz (dilerseniz dövülmüş Antep fıstığı) ve çileklerle süslenir.

En az bir saat dinlenip soğutulduktan sonra dilimlere bölünerek servis yapılır.

Bence iyi bir güllacın püf noktası bol süt kullanılması ve yaprakları ıslatırken sütün neredeyse kaynara yakın sıcaklıkta olmasıdır. Aksi takdirde yapraklar gerektiği gibi yumuşamayacak ve sütü ememeyecektir. Biz muhallebili güllacı sevdik size de tavsiye ederiz.

Afiyet olsun!

Evde pizza


Hepimiz evde pizza denemişizdir zaman zaman. Evde pizzalar güzeldir ama bir türlü dışarıda yediğimiz lezzeti ve hamur kalitesini yakalayamayız bir türlü. Bunun en büyük nedeni profesyonel veya odun fırınlarının sıcaklığına evde ulaşamamızdır çoğunlukla. Elbette hamuru yapmak için kullanılan undan tutun da mayalamaya kadar pek çok faktör daha etkilidir. Ayrıca üstüne koyduğumuz malzemeler kendi damak tadımıza göre sevdiğimiz tadlar olsa da aslında çok fazla malzeme kullanmak eşittir lezzet olmuyor çoğu zaman. Hatta hamur iyiyse, domates sosunuz güzel olduysa bir de mozeralla peyniriniz varsa bence başka hiç bişey istemez. Şimdi yerli firmalarımız da mozeralla peyniri yapıyorlar. Deneyin pizzanızdaki farkı görün derim.

Pişirmeden bahsederken odun ateşi ile ısıtılan taş fırınlarda pişen pizzanın farkını hepimiz teslim ederiz sanırım. Bambaşka bir lezzeti olur bu fırınlarda pişen pizza, pide veya diğer ürünlerin. Evde taş fırın keyfini yaşamak için ben de fırınıma uygun bir fırın taşı edindim. Fakat ürünleri üzerine koymak için henüz bir ahşap küreğim olmadığı için bu defa pizzaları pişirirken kullanamadım. Bir dahaki sefere umarım.

Araya hem Ramazan ayı hem sıcaklar girdiği için yemek yapma ve yazma azmim maalesef yerlerde. Temmuz ayında oğlumun arkadaşları için yaptığım bu pizzayı yazmaya ancak fırsat bulabildim maalesef. Sonbaharı sabırsızlıkla bekliyorum, mutfağa girmeyi özleyip, hevesle işe girişeceğim günleri 🙂

Yukarıda evde iyi bir pizza deneyimi için püf noktalarından bahsetmiştim. Zaman içinde deneme yanılma yolluyla kendimce iyi bir noktaya ulaştım. Kendimin en büyük eleştirmeni de kendim olduğum için gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum. Eğer dikkate almak isterseniz kendimce püf noktalarımı tarifimde anlatacağım.

Fesleğenli Pizza

Malzemeler:

Hamuru için :

–          500 gr un

–          1,5 tatlı kaşığı instant kuru maya

–          1,5 tatlı kaşığı tuz

–          2 tatlı kaşığı toz şeker

–          3 yemek kaşığı zeytinyağı

–          350 ml (2 su bardağından biraz az) ılık su

Üzeri için:

–          Ev yapımı domates sosu ( 1 su bardağı kadar)

–          Rende taze kaşar  ( 2 su bardağı kadar)

–          Rende veya minik toplar halinde mozeralla peyniri ( 1 su bardağı kadar)

–          Taze fesleğen yaprakları

–          Çeri domatesler

–          İyi kalite sızma zeytinyağı (ben ayvalık sızma kullanıyorum)

Ev yapımı domates sosu için:

– 1 kg olgun domates

– 4 diş sarımsak

– 1 çay bardağı sızma zeytinyağı

– 2 tatlı kaşığı toz şeker

– 1 tatlı kaşığı tuz

– 1 çay kaşığı taze çekilmiş karabiber

– bir çay kaşığı kuru fesleğen

1 çay kaşığı kuru kekik

 

Hamur için unu eleyip bir kaba aldım. Üstüne maya, tuz ve şekeri ilave edip harmanladım. Ortasını çukurlaştırıp zeytinyağını koydum. Suyu yavaş yavaş ilave ederek hamuru yoğurdum. Su miktarı unun cinsine göre biraz daha fazla bile olabilir. İki tam bardak kadar su kullanabilirsiniz. Pizza hamurunun ekmek yada börek hamurlarına göre daha yumuşak bir yapıda olması gerekiyor. Elinize yapışıyor gibi görünse de mümkün olduğunca un eklememeye çalışın. Yoğurmaya devam ettikçe hamur kıvama gelip elinizden sıyrılmaya başlayacaktır.  Elde 15 dk kadar yoğurarak hamuru istediğiniz kıvama getireceksiniz. Ya da daha kolayı tüm olayı Kitchen Aid gibi güçlü bir masa üstü miksere bırakın. Tüm malzemeleri haznesine koyun, hamur yoğurma ucu ile çalıştırın. Önce düşük devirde hamuru karın, daha sonra orta yüksek devirde 7-8 dk çalıştırarak hamurun toplanmasını ve elastik bir hal almasını sağlayın. Hamur elde veya makinede istediğimiz kıvama geldikten sonra hafif yağlanmış bir kabın içine alıp üzerini streç film veya bir kapak ile örtün. Yaz aylarında mutfak tezgahı üzerinde rüzgar almayan bir noktada, kış ise sıcak bir kalorifere yada ocağa yakın bir yerde üzerini mutfak havluları ile örterek mayalanmaya bırakın. Yaz aylarında bir saat sonra hamurunuz iki katına kadar kabarmış olacaktır. Kabaran hamuru tezgaha alın, elinizle üstünden bastırarak havasını alın. İki eşit parçaya bölün. Bu miktarda unla hazırladığımız hamurdan iki midi fırın tepsisi pizza çıkıyor. Büyük fırın tepsileri için hamurun üçte ikisini kullanıp, kalanıyla da ufak bir yuvarlak pizza yapabilirsiniz.

Hamuru kabarmak üzere bıraktığınızda domates sosunu hazırlayın. Domatesleri yıkayıp rendeleyin. Zeytinyağını bir sos tenceresine koyup ocağa alın. Sarımsakları ince doğrayıp yağa atın. Bir dakika yağla birlikte ısındıktan sonra yanmadan domates rendesini ekleyin. Ateşi yükseltip domatesler suyunu çekene kadar pişirin. Bu arada tuzunu, biberini ve şekeri ilave edin. Domatesler suyunu çekip yağına kaldıktan sonra kuru fesleğen ve kekiği ilave edin, karıştırıp kapatın. Bu sosu dilerseniz önceden hazırlayıp dolapta hazır bulundurabilirsiniz.

Fırın tepsisini bol zeytinyağı ile yağlayın. Bu konuda cimri olmayın derim. Hem hamurun çıtır pişmesi için hem de lezzeti için bundan kaçınmamak lazım. Hiç birimiz lastik gibi bir pizza hamuru istemeyiz. İkiye böldüğümüz hamurlardan ilkini tepsiye alıp elimizle tepsi boyutuna ulaşana kadar bastırıp, çekiştirerek şekil verin. Hamur oldukça elastik olduğu için direnecektir ama siz sebatlı olun, sonunda söz dinleyecek 🙂

Tepsiye yaydığımız hamurun üzerine daha önceden hazırlamış olduğumuz domates sosundan bir bardak kadarını bolca yayın. Kenarlarda bir parmak kadar boşluk bırakabilirsiniz. Domates sosunun üzerine fesleğen yaprakları serpiştirin. 2 bardak kadar rendelenmiş taze kaşar ve 1 bardak kadar mozeralla peynirini üzerine bolca yayın. Dilimlenmiş çeri domatesleri yerleştirin, tekrar fesleğen yaprakları koyun.

Pizzayı tepsiye hazırlamaya başlarken fırını açın ve 250 dereye ısınmasını sağlayın. Asla tam ısınmamışken pizzayı fırına vermeyin. Fırın tam ısınmışken alta yakın bir seviyede tepsiyi fırına koyun. Sakın çok uzaklaşmayın gözünüz üzerinde olsun. 15- 20 dk içinde nefis pizzamız hazır olacak.

Hamurun kenarlarından pişmesini kontrol ederek üzeri çok kurumadan fırından alın. Birkaç dakika dinlendirdikten sonra sıcak sıcak servis yapın. Bizimkisi o kadar çabuk yok oldu ki dilimlenmiş halini resimleyemedim bile. Dinlendirirken çekebildiğim bir iki kare kaldı ancak bana 🙂 Hamur kalınlığı son derece yerinde ne ekmek gibi kalın ne de lahmacun kadar inceydi. Yüksek ısıda ve alt kısma yakın piştiği için hem gevrek hem de ortası hala yumuşak bir pizza  oldu. Üstünün lezzeti ise tahmin edebileceğiniz gibi nefisti.

 

Kalan hamuru aynı domates sosu ile üzerine üç çeşit peynir koyarak hazırladım. Taze kaşar, tel peyniri ve tulum peyniri kullandım. Türk usulü “tre formaggi pizza” oldu 🙂

Umarım laf kalabalığı etmemişimdir, umarım seversiniz…

Afiyet olsun!

 

Patlıcanlı poğaça; Borekitas


Yaz aylarını geçirdiğimiz Büyükada’da sabahları işe gitmek için vapura yetişmeye çalışırken uğradığımız ilk yer Büyükada fırını olurdu. Tuba Şatana blogunda ne güzel tanıtmış bizim emektar fırınımızı. Birbirinden güzel mamulatları arasında patlıcanlı poğaçaların yeri bir başkadır. Hemen aceleyle iki adet sardırır vapura yetişirdik. Sabah serinliğinde vapurun açık kısmına oturup taze demlenmiş çayla birlikte kahvaltımızı yapardık Bostancıya varana kadar. Şimdi artık o vapurların yerini gürültülü motorlar aldı, o ayrı bir konu.

İnce hamurunun içinden çıkan is kokulu peynirli patlıcan ezmesi ağzınızda nefis bir tat bırakır, yemeğe doyamazsınız. Adalı Musevi komşularımızdan aldığımız tariflerle ben de evde yapmaya başlamıştım bu poğaçayı. Elbette ev usulünde fırındakinden farklı bir hamur elde ediyorsunuz ama böylesi daha hafif. Uzun zamandır yaptığım bu poğaçaların aynı ölçülerle Deniz Alphan’ın “Dina’nın Mutfağı” kitabında yer aldığını görünce çok sevindim. Bu poğaçalara verilen borekitas adı küçük börekler anlamına geliyor Seferad mutfağında. İçlerine zaman zaman farklı malzemeler de konsa borekitas denince akla hemen patlıcanlı olanları geliyor.

Patlıcanlı yemekler ve börekler bizim evin favori yemeklerindendir yaz aylarında. En kısa zamanda annemin usulüyle patlıcanlı börek yapıp paylaşacağım. Ondan hemen önce bu hafta yaptığım borekitas tarifini vermek istiyorum.

Malzemeler:

İçi için ;

–          3-4 adet patlıcan közlenmiş

–          1 su bardağı rendelenmiş beyaz peynir

–          2/3 su bardağı rendelenmiş eski kaşar

–          Duruma göre az tuz

Hamur için;

–          500 gr un

–          ¾ bardak sıvı yağ

–          ¼ bardak eritilmiş tereyağı

–          ½ bardak su

–          1 bardak ince rendelenmiş eski kaşar peyniri (bir miktarını üstü için ayırın)

–          Bir tutam tuz

–          Üzeri için bir yumurta sarısı

İç malzemesi için patlıcanları ocakta közleyin, soyup ince ince kıyın.

İçine beyaz peynir ve kaşar peyniri rendesini ekleyin. Tadını kontrol edin, eğer gerekiyorsa tuz ilave edin.

Unu geniş bir kaba eleyerek koyun. İnce rendelenmiş kaşar peyniri ve az tuzu ilave edip unla iyice harmanlayın.

Ortasını havuz gibi açın, eritilmiş tereyağı, sıvı yağ ve suyu bu havuza dökün. Elinizle yavaşça unu sıvılara yedirerek hamur yapın. Eğer gerekiyorsa az un ilave edin. Oldukça elastik, yumuşak bir hamur elde edeceksiniz. Hamuru 15- 20 dk dinlendirin.

Dinlenmiş hamurdan merdane ile açabileceğiniz büyüklükte parçalar koparıp 3 mm kadar inceliğinde açın.

Bir kapak, bardak yada benzeri bir kalıp yardımıyla 8-10 cm çapında yuvarlaklar kesin. İçlerine patlıcanlı içten koyup kapatın. Tüm hamura bu şekilde şekil verdikten sonra yumurta sarısını bir yemek kaşığı su ile çırpıp poğaçaların üstüne sürün. Ayırdığınız kaşar rendesinden üstlerine serpin.

Oldukça ince açtığımız için  bereketli bir hamur oluyor. Benim midi fırın tepsilerimle iki tepsi poğaça elde ediyorum.

Poaçaları 180 derece fırında üzerleri kızarana kadar pişirin. Fırından çıktıktan sonra 15 dk dinlendirip servis yapın.

Hep yaptıklarınızdan farklı bir poğaça denemek isterseniz bir şans verin derim bu tarife. Hamurun içindeki kaşar rendesi hamura hem lezzet hem de gevreklik kazandırıyor. Farkınaysanız hamurda herhangi bir kabartıcı malzeme ilavesi yok. İçindeki yağ ve peynir hamura kurabiye kıvamında bir gevreklik veriyor. İçinden çıkan isli patlıcan lezzeti ise damak tadımıza çok uygun bir sürpriz.

Afiyet olsun!