Posts Tagged ‘dereotu’

Kabak mücver fırında


 

Taptaze sert kabaklarla, bol dereotlu, taze soğanlı mücver her zaman çok sevilir bizim evde. Ama ne de olsa kızartılan bir mücver bol sebzesine rağmen bol da kalori içeriyor. Çok lezzetli olsa da her zaman yapmıyorum. Bunun yerine aynı malzemeyi bir fırın tepsisine döküp fırında pişirmeyi tercih ediyorum. Böylece daha hafif, daha sağlıklı, daha besleyici bir mücver oluyor. Kızartılanın yeri başka olsa da bu şekli de oldukça lezzetli ve aslını aratmıyor.

Peki nasıl yapıyorum;

Malzemeler;

–          4 büyük boy kabak

–          4 yumurta

–          1 su bardağı yoğurt (200 ml’lik bardak)

–          ½ su bardağı zeytinyağı

–          2 su bardağı un

–          6 sap taze soğan

–          ¼ demet dereotu

–          ¼ demet maydanoz

–          1 tatlı kaşığı kuru nane (elimin altında tazesi yoktu, varsa siz tazesini tercih edin derim)

–          1 paket kabartma tozu

–          1 tatlı kaşığı tuz

–          1 tatlı kaşığı çekilmiş karabiber

–          150 gr beyaz peynir

Kabakları temizleyip kabuğunu ince kazıyoruz. İri rende ile rendeliyoruz. Taze soğan, dereotu ve maydanozu ince ince kıyıyoruz. Büyük bir kap içinde rende kabakları, kıyılmış yeşillikleri, yumurtaları, zeytinyağını, yoğurdu, kuru naneyi karıştırıyoruz. İki bardak unu kabartma tozu ile birlikte yavaş yavaş ilave ederek yediriyoruz. Tuzunu karabiberini ekliyoruz. Kırıklanmış veya rendelenmiş beyaz peyniri de ekleyip harcı tamamlıyoruz. Harcımız kek hamurundan daha yumuşak bir kıvamda oluyor. İyice yağlanmış fırın kabına döküp eşit şekilde yayılmasını sağlıyoruz. 200 derece fırında 40-45 dk kadar pişiriyoruz.

Fırından çıktıktan sonra yarım saat dinlendirip ondan sonra istediğimiz büyüklükte dilimlere kesiyoruz. Ilık ya da soğuk servis ediyoruz.

Aynı mücver harcını kızartma mücver yaparken de kullanıyorum, bazı ufak tefek farklarla. Yoğurt miktarı daha az oluyor, iki kaşık koyuyorum, zeytinyağı hiç koymuyorum. Kabartma tozu da kullanmıyorum. Mücver harcında oranı her bir kabağa bir yumurta olacak şekilde ayarlıyorum genelde. Beyaz peyniri de her zaman eklemiyorum. Harcı kaşıkla kızgın yağa dökerek önce bir tarafını sonra diğer tarafını çevirerek kızartıyorum.

Bence fırın mücveri bir deneyin derim:-)

Afiyet olsun!

Enginarlı pilav


Enginarlı tariflere ara vermiştim bir süre, döndük yine:-)

Bahar demek enginar ve çilek demek demiştim benim için daha önce. Yemeklerim hep yeşil oluyor bu dönemde, bol bol taze otlar, taptaze sultani ve araka bezelyeler, taze soğanlar, yemyeşil taze ve iç baklalar. Domatesler doğal kırmızılıklarına ve tadlarına ulaşana kadar yeşil yemekler yapmayı ve yemeyi seviyorum. Yemeklerimin aksine tatlılarım da hep çilek kırmızısı bu dönem. Çilekli muhallebi, çilekli tart, çilekli cheesecake, çilekli dondurma, çilek kompostosu…hep o canlı renge gidiyor elim her tatlı yapmak gerektiğinde.

Enginarlı pilav sevdiğimiz bir enginar çeşidi. Biraz enginar dolmasını andırıyor ama burada temel olan yemek pilav ve onu tatlandıran enginar. Aslında enginarı dilimleyerek kullanırım ama bu defa bütün bıraktım. Pilavı ve enginarı aromalandırmak için yine yeşiller; taze soğan, dereotu ve nane kullandım. Sonuç nefisti, tadı hala damağımda:-)

Kısaca anlatacak olursam dört kişi için;

–          4 enginar

–          1,5 bardak pirinç (250 ml’lik bardak)

–          4 sap taze soğan

–          ¼ demet dereotu

–          Birkaç sap nane

–          1 büyük kuru soğan

–          Tuz, karabiber

–          1 tatlı kaşığı şeker

–          ½ limon suyu

–          zeytinyağı

1,5 ölçü pirinci sıcak su ve tuz ile ıslattım. Bir tencereye enginarları üzerini geçecek kadar su, bir kaşık zeytinyağı, az limon suyu ve bir tutam tuz ile haşlanması için koydum. Orta ateşte kapağı kapalı olarak enginarlara bıçak girebilecek kıvama kadar pişirdim. Pilav tenceresine yemeklik ince doğranmış soğanı bir tutam tuz ve zeytinyağını koyup soğanlar sararıp şeffaflaşana kadar pişirdim. Sıcak sudan süzülmüş, soğuk su ile nişastası gidene kadar yıkanmış ve tekrar süzülmüş pirinçleri tencereye ilave edip kavurdum. Pirinçler şeffaflaşıp yapışmaya başlayınca enginar haşlama suyundan ölçerek koydum. Ben pilav yaparken 1 ölçüye 1.25 oranında su koyuyorum. Temel ölçüm budur ve genel olarak iyi sonuç verir. Burada da öyle yaptım 1.5 ölçü pirince yaklaşık 2 ölçü su koydum.  Pirinç cinsi olarak da Osmancık kullanıyorum pilavlarımda uzun süredir. Suyun ardından kıyılmış taze soğan, dereotu ve naneyi ilave ettim. Tuzunu kontrol ettim, az karabiberi, yarım limon suyunu ve şekeri ekledim, karıştırdım. Haşlanmış enginarları da tencereye ekledikten sonra kapağı kapattım ve kısık ateşte pişmeye bıraktım. 15 dk sonra pirinçler göz göz olduğunda ateşi söndürdüm, demlenmeye bıraktım. Üzerine dereotu ve nane kıyarak ılık ılık servis yaptım.

Umarım sizler de seversiniz.

Afiyet olsun!

Enginar güzellemelerine devam: İç baklalı enginar


Yine mi enginar demeyin ne olur, Emre dedi de:)))) Oysa sadece haftada bir yapıyorum bu aralar. Faydasını düşününce her gün yemek lazım aslında. Şaka bir yana sonradan hepsi afiyetle beğenerek yediler elbette. Zaten beğenmeseler olay çıkardı, verdiğim emeği düşününce:)))) Taze iç baklaların üstündeki ince kabuğu tek tek soydum iç kısmına zarar vermemeye çalışarak. Ota, sebzeye bayıldığım için bana göre  leziz bir yemek çıktı ortaya. Kullandığım malzemelere gelince;

– 500 gr taze iç bakla

– 4 adet ayıklanmış çanak enginar

– 1 orta boy kuru soğan

– 3 dal taze soğan

– 5-6 dal dereotu

– 1/2 çay bardağı sızma zeytinyağı

– tuz

– 1 tatlı kaşığı şeker

Nasıl yaptım;

Öncelikle daha önce söylediğim gibi pazardan aldığım taze iç baklaların kabuklarını tek tek soydum bir gece önce tv seyrederken. Yemeği hazırlamaya başlarken kuru soğanı çok ince yemeklik doğradım. Yayvan bir tencereye soğanı ve zeytinyağını koydum. Az tuz ilavesi ile orta ateşte pişirmeye başladım. Soğanları rengi dönmeden ama iyice yumuşayana kadar pişirdim. Soğanlar olduğunda bir bardak kadar sıcak suyu ilave ettim göz kararı. Kaynayan yemek suyuna enginarları ve iç baklaları ekledim. Tuzunu kontrol ettim, şekerini ilave ettim. Altını kısıp, kapağını kapattım. 15-20 dk pişmeye bıraktım. Arada bıçakla enginarları kontrol ettim. Bıçak rahatça girip çıktığında enginarlar tamamdır. Zaten bu arada iç baklalar fazlasıyla pişmişti ama biçimini kaybetmemişti. Eğer daha diri olmalarını arzu ediyorsak enginarları önce koyup bir 5 dk geçtikten sonra baklaları koyabiliriz.  Yemek tamam olduğunda ince kıyılmış taze soğanları ve dereotlarını ekledim, karıştırdım. Ateşi kapattım, yemeği dinlenmeye bıraktım. Servis yaparken üzerine hafifçe sızma zeytinyağı gezdirdim, kıyılmış dereotu serptim. Nefis oldu:) Umarım siz de denersiniz.

Afiyet olsun!

Kuzu Etli Enginar


Enginarı zaten çok severdim ama klasik birkaç tariften de dışarı pek çıkmazdım doğrusu. Bu yıl Şemsa hanım benim için çok ilham verici oldu. Sadece enginar değil tüm tarifleri o güzel anlatımıyla bana yol gösteriyor.  Her tarifini bir an önce yapmak, mutfağımdakilere tattırmak isteği duyuyorum.

Enginarlara gelince sevgili Ezgi’nin Ayna’da yaptığı gibi 40 gün 40 enginar yapamayacak olsam da bu bahar mümkün olduğu kadar çok çeşidini denemek istiyorum. Bugünkü yemeğimiz kuzu etli, sultani bezelyeli enginar. Kendi eski tatlarımızı ve yeni öğrendiklerimi birleştirdiğim güzel bir tarif oldu. Tüm ev halkı afiyetle yedi. Denemek isterseniz eğer;

4 kişi için malzemelerim;

–          400 gr kuzu eti  (yemeklik kuşbaşı da olabilir, kemikli et de olabilir)

–          4 adet çanak enginar

–          250 gr sultani bezelye

–          1 adet kuru soğan

–          15 adet arpacık soğanı

–          2 sap taze soğan

–          ¼ demet dereotu

–          10-12 Fesleğen yaprağı

–          ½ limon suyu

–          Tuz, taze çekilmiş karabiber

–          1 çay bardağı sızma zeytinyağı

Nasıl yaptım;

Önce düdüklü tenceremi ocağa koydum, ısınmasını sağladım. Zeytinyağını koyup ardından etleri ekledim. Kızgın tencerede etler bir müddet kendi halinde piştikten sonra ince doğranmış kuru soğanı ekledim. Limon kabuğu rendesi ve fesleğenlerin yarısını kıyıp etlere ilave ettim. Bir müddet etler soğanlarla kavrulduktan sonra sıcak su koyup düdüklüyü kapattım. Buhar çıktıktan sonra 15 dk pişirdim. O arada sultani bezelyeleri, arpacık soğanlarını ve taze soğanı ayıkladım. Düdüklüyü açıp arpacık soğanları ilave ettim. Tuz ve karabiberini ekledim. 5 dk kadar soğanlarla pişmeye devam ettiler (buradan itibaren normal kapakla pişirdim, düdüklü olarak devam etmedim) Ardından enginarları ekledim. Enginarlar hafifçe yumuşayana kadar birlikte piştiler. Bıçakla enginarları kontrol edip pişmeye yakın olduğunu görünce sultani bezelyeleri ekledim. Onlar da yumuşayınca limon suyunu ekleyip ateşi kapattım. Kıyılmış dereotu ve taze soğanı koyup karıştırdım, kapalı kapakla dinlenmeye bıraktım.  Servis ederken üzerine biraz daha sızma zeytinyağı gezdirdim, kıyılmış dereotu ve fesleğen serptim.

Umarım sizler de bizim kadar seversiniz, afiyet olsun!

Hamsili Bohça


 

Perşembe günü balıkçıda hamsileri görünce yaz gelmeden bir kere daha hamsi pişirmek istedim. Hamsilerin yarısını hamsili pilav için kullandım. Diğer yarısı da yufkalarla fırına girdi. Bu yufkadan bohçalar içinde hamsiler davet sofralarımda misafirlerim tarafından oldukça iltifat gören bir tabak.

Çok uzun yıllar önce Gülriz Sururi’nin sunduğu bir yemek programı vardı televizyonda. O zarif hali ile, bir çırpıda, hazırlanışı kolay lezzetli tarifler yapardı bir yandan konukları ile sohbet ederken. Yufka bohçası içinde hamsiler ondan bana kalan bir tarif. Bir defa deneyip tarafımızca beğenilince arşivimize girmiş oldu. Fazla yağ kullanılmayan, kızartılmayan, balıkları kurumamış, taze otlar ile hafiflemiş çok lezzetli bir yemek. Tabakta iki bohça ile bir ana yemek olabileceği gibi, davetlerde ön sıcak yemek olarak da servis edilebilir. Şekli açısından da son derece hoş bir sunum sağlıyor. Tarife gelecek olursak;

4 adet Hamsi Bohçası için ;

– 1 adet yufka

– 300 gr ayıklanmış, kılçıkları çıkarılmış fileto hamsi

– 1 ufak pırasa (büyükse yarım)

– 3 adet taze soğan

– 1/4 demet maydanoz

– 1/4 demet dereotu

– 1/2 limon suyu

– 3 yemek kaşığı zeytinyağı

– 1/2 çay kaşığı tuz, karabiber

– ayrıca fırın tepsisine ve bohçaların üstüne sürmek için 2 yemek kaşığı zeytinyağı

İlk olarak taze otlar ve sebzeler ince ince kıyılır. Bir kasede kıyılmış sebzeler ve otlar hamsilerle karıştırılır. Üzerine yarım limon suyu, tuz, karabiber ve zeytinyağı eklenir. İyice harmanlanarak iç hazırlanmış olur. Bir yufka dörde katlanır. Dörtte bir genişliğe sığacak şekilde yuvarlak bir kalıpla kesilerek dört adet yuvarlak yufka elde edilir. Artan fazlalıklardan yufkanın orta kısmını güçlendirmek için daha küçük dört yuvarlak yufka kesilir.  Dört tane yeşil soğan sapı sıcak suda bekletilerek yumuşatılır. Yuvarlak yufkanın ortasında hamsili içten konur. Kenarlar ortada toplanarak yeşil soğan ile bağlanır. Oluşturulan bohçalar yağlanmış fırın tepsisine yerleştirilir.  Kalan zeytinyağı ile bohçaların üstü fırça ile yağlanır. 200 derece fırında 30 dk. kızarana kadar pişirilir.

 

 

Afiyet olsun!  Umarım sizler de bizim kadar beğenirsiniz. Hamsili pilav yazımı da hazırlayıp en kısa zamanda paylacağım.

Kolay Sufle Börek


Tabi hakiki sufleyle aklakası yok elbette ama piştiği kap ve görüntüsü nedeniyle bu ismi verdim böreğe. Çok kolay hazırlanan, lezzetli bir börek . Hele evde kalmış, sertleşmiş yufkalarınız varsa birebir  bu tarif.  Hemen bekletmeden servis yapılırsa içi puf puf, dışı çıtır çıtır. Yapılışı da son derece pratik.

Malzemeler:

Sosu için;

– 3 adet yufka

– 3 yumurta

– 1/2 lt süt

– 75 gr tereyağı

– 75 ml zeytinyağı (3/4 çay bardağı)

İçi için;

– 150 gr beyaz peynir

– 50 gr taze kaşar

– 50 gr manyas peyniri (veya izmir tulumu)

– dereotu + maydanoz

– 4 sap taze soğan

– galeta unu

Üç adet yufka küçük parçalara ayrılır, derin bir kaseye konur. Üç yumurta iyice çırpılır, yavaş yavaş süt ilave edilir. Sütlü yumurta karışımı yufkaların üstüne dökülüp harmanlanır. Kabın üstü kapatılıp en az bir saat beklemeye alınır. Sabahtan ıslatıp buzdolabında yapacağınız zamana kadar da bekletebilirsiniz. Yufkalar sosu iyice emmiş olur. Diğer tarafta peynirler rendelenir. (Ben elimde olan peynirleri kullandım, lezzet olarak da uyumlu oldular. Siz hangi peynirleri seviyorsanız onları kullanın) Dereotu, maydanoz ve soğanlar ayıklanıp ince ince kıyılır. Tereyağı eritilir. Kullanılacak fırın kabı yağlanır ve içi galeta unu ile kaplanır. İyice yumuşamış yufkalara erimiş tereyağı, zeytinyağı, peynirler ve kıyılmış otlar eklenir. Homojen hale gelene kadar karıştırılır, fırın kabınına dökülür. En üste galeta unu serpilir. Önceden ısıtılmış 200 derece fırında 40 dk  üzeri kızarana kadar pişirilir. İster keserek ister bir servis kaşığıyla parçalayarak servis yapabilirsiniz.

Afiyet olsun!

Annemin enginarı


Bu sıralar nerede hoşuma giden enginar bulsam hemen alıyorum. Bunlara da Erenköyde bir seyyar satıcıda rastladım. Son derece taze, küçük, bebek enginardı. Resmi yakından çekmiş olduğum için küçüklükleri belli olmuyor pek ama öyleydiler. O kadar hoşuma gittiler ki hatta bir kavanoza çiçek gibi koydum, bir gün mutfakta durdular.

Daha önce yazdığım enginarlı sulu köfte tarifinde bahsettiğim annemin tarzında zeytinyağlı enginar yemeği yapmaya karar verdim bu güzellikleri.

Enginarlardan önce diğer malzemeleri hazırladım bekleyip kararmasınlar diye. Bir soğanı ve bir diş sarımsağı çok ince küçük, küçük doğradım. Bir havucu ve iki patatesi temizleyip iri küpler halinde doğradım. 4 sap taze soğanı ayıklayıp 2 cm uzunluğunda doğradım. 1/4 demet dereotunu yıkayıp hazırladım. En son enginarların dıştaki sert yapraklarını ayıkladım. Sapından 3 cm kalacak şekilde kestim. Tepesinden de uç kısımlarını kestim. Ayıkladığım her enginarı limonla oyup, limonlu suya koydum.

Bol sızma zeytinyağı koyduğum tencereye soğanları ve sarımsağı aldım pişirmeye başladım. Bir limonun kabuğundan rendeledim, tuzunu ilave ettim. Soğanlar yumuşayıp hafifçe renk aldığında havuçları ekledim. Biraz sonra da patatesleri. Hafifçe sotelendikten sonra sıcak suyunu koydum. Diğer yanda bir çorba kaşığı unu yarım limon suyu ve birazıcık daha soğuk su ile erittim, bir tatlı kaşığı şeker ekledim. Kaynamakta olan yemeğe ilave ettim, karıştırarak yedirdim. Böylece yemeğin hoş bir sarılıkta ve kıvamda sosu oluştu. Şimdi suda beklemekte olan enginarları herbirini dörde bölerek tencereye ekleyebiliriz. Bundan sonra bir 15 dk kadar pişti. Enginarları kontrol ederek pişme derecesini ayarlayabiliriz. Pişmesine yakın hazırladığım taze soğanları ve dereotunu ilave ettim. Yemeğin içine eklediğim dereotunu kıymadım. Her tarafına dağılmadan sadece aromasını versin istedim. Ateşi kapatıp dinlenmeye bıraktım. Servis yaparken taze dereotlarıyla süsledim. Daha önce bahsettiğim gibi bizde bu yemek soğuk zeytinyağlı olarak değil ılık ılık yeniyor.  Biraz dinlendikten sonra servis yaptım. Umarım siz de hoşlanırsınız.

Kabaklı kiş


Geçen hafta yaptığım yemeklerden biri de kabaklı kişti. Bol sebze içeren harcı ve ince hamur tabanı ile nispeten daha az zararlı bir hamurişi bence. Misafirlerime zaman zaman değişik iç harçları ile severek yaptığım bir tarif. Kabaklı, ıspanaklı, pırasalı veya mantarlı versiyonlarını yaparım zaman zaman. Kabak en çok tercih edilenlerden biri bizimkiler tarafından. Gelelim tarife;

Malzemeler:

Kiş Hamuru için

– 125 gr soğuk, sert tereyağı ufak küpler halinde kesilmiş

– 1.5 bardak un ( 250 ml lik bir bardak ile)

– 1 çay kaşığı tuz

– bir kaç yemek kaşığı soğuk süt (hamurun toplanma durumuna göre ilave edilecek)

İçi için

– 3 ufak boy kabak (veya 2 normal boy)

– 1 ufak soğan

– 3 yumurta

– 2 bardak süt

– 50 gr beyaz peynir

– 50 gr taze kaşar peyniri

– dereotu ve nane

Yapılışı:

Alt hamuru için küpler halinde kesilmiş soğuk tereyağı mutfak robotuna konur. Üzerine  un ve tuz ilave edilir. Robot kısa fasılalarla çalıştırılarak un ve yağın karışması sağlanır. Karışım kum halinde görünecektir. Bu aşamada önce bir kaşık süt ilave edilir, robot çalıştırılır. Hamur toplanıp bir bütün haline gelene kadar süt ilave edilir. Ama bu çok kısa sürecektir. En fazla 3 kaşık süt yetecektir. Toplanan hamur tezgaha alıp elle yuvarlak bir şekil verilip streç filme sarılarak buzdolabına kaldırılır. 30 dk kadar bekletmek oldukça iyi sonuç veriyor. Bu esnada iç malzemesi hazırlanır.

Temizlenip dış kabukları incecik kazınan kabaklar ince halkalar halinde doğranır. Soğan yemeklik olarak  ince doğranır. Soğanlar biraz zeytinyağı ile tavaya alınır ve yumuşayana kadar pişirilir. Kabaklar ilave edilir. Tuz ve taze çekilmiş karabiber eklenir. Kabaklar hafifçe diriliğini kaybettiğinde ocaktan alınır ve soğumaya bırakılır.

Yumurtalar hafifçe çırpılır, süt ilave edilir. Rendelenmiş peynirler ve kıyılmış dereotu, nane eklenir. Aslında 2 bardak sütün bir bardağı krema olabilir daha fazla lezzet için ama yağ oranını arttırmamak uğruna ben koymuyorum.

Buzdolabında dinlenen hamur tezgaha alınır. İki streç film arasında merdane ile kalıp genişliğine gelene kadar yuvarlak halde açılır. Benim kullandığım kalıbın çapı 28 cm. di. Hamur öncedem yağlanan tart kalıbına streç film yardımı ile yerleştirilir. Hamurun sarkan kenarları düzeltilir. Soğumuş olan kabaklar hamurun üzerine yerleştirilir. Onların üstüne de hazırlanan sütlü karışım dökülür. 180 derece fırında 40- 45 dk üzeri kızarana kadar pişirilir.

Afiyet olsun, umarım siz de beğenirsiniz:)