Posts Tagged ‘kereviz’

Fasulye pilaki


Makarnayı dün yapmıştım ama yazmak imkanı bulamamıştım. Bugün de fasulye pilaki pişirdim ama resim o kadar hoşuma gitti ki bekletmeden her ikisini de bugün yayınlamak istedim.

Fasulyenin her çeşidi sevilir bizim evde. Fakat zeytinyağlı pilakinin yeri daha başka.  Ilık ılık sofraya gelen lezzetli fasulyeler çok rağbet gördü.

Bu son derece klasik yemeğin tarifini vermek belki anlamsız gibi görünebilir. Ama gençleri, mutfağa yeni girenleri  düşününce bazen en basit, en temel tarifleri de arşivlere koymak gerekir diye düşünüyorum. Nasıl yaptım, neler kullandım;

Malzemeler;

– 500 gr iri  kuru fasulye

– 1 ufak baş kereviz

– 1 orta boy patates

– 1 büyük havuç

– 1 büyük soğan (veya 2 orta boy)

– 5-6 diş sarımsak

– 1 yemek kaşığı domates salçası

– 1 çay bardağı zeytinyağı

– tuz, karabiber, 1 tatlı kaşığı toz şeker

Kuru fasulyeleri akşamdan 1 tatlı kaşığı tuzla bol suya ıslattım. Sabah yeni su ile tencereye koydum, bir çay kaşığı tuz ilave ettim. Önce harlı ateş ile kaynamasını bekledim. Su kaynayınca altını kısıp hafif ateşte fasulyeleri pişmeye bıraktım. Yaklaşık 30- 35 dk sonra fasulyeler diri, şeklini kaybetmemiş ama pişmiş oldu. Soğanları yemeklik olarak ince ince doğradım. Havuç, kereviz ve patatesi ayıklayıp ufak küpler halinde doğradım. Sarımsakları ayıklayıp ince ince dilimledim. Geniş tabanli bir tencereye zeytinyağı ve soğanları koydum, bir fiske tuz ilave ettim,  Soğanlar yumuşayıp, sararana kadar pişirdim. Sarımsakları ilave ettim, biraz piştikten sonra havuçları ekledim. Bir kaç dakika sonra kerevizi ve patatesleri koydum. Zeytinyağında sotelendikten sonra bir kaşık domates salçasını ekledim ve kavurmaya devam ettim. Süzülmüş fasulyeleri koydum, kaynamış su ilave ettim. Suyu göz kararı koydum ama miktarı fasulyeleri geçmeyecek kadardı.Tuzunu kontrol ettim. Biraz daha tuz, karabiber ve şekeri ekledim.  Kısık ateşte lezzetlerin  birbirine karışması için 15-20 dk pişmeye bıraktım. Suyunu çekip, yağına kalınca altını kapattım. Dinlendikten sonra  servis yaparken üzerine kıyılmış maydanoz serptim. Lezzeti çok yerindeydi.

Afiyet olsun!

Sebze Çorbası


İstanbulda tam bahar havasına kendimizi iyice alıştırmışken kış ani bir dönüşle yüzünü bize hatırlattı yeniden. Yağmur, soğuk hava ve rüzgar sanki hiç bahar gelmemişçesine davranıyordu. Bu havada canımız çorba istedi hemen. Dolapta haftasonu hazırladığım tavuk suyu da vardı. Tavuk deyince hepimiz irkiliyoruz artık. Sertifikalara da ne kadar güvenebileceğimizi bilmediğim halde yine de organik tavuk almaya çalışıyorum. Tavuk suyuna çorbanın yerini pek fazla şey tutamıyor doğrusu. Canım ne klasik şehriye çorbası ne de hep yaptığım blenderden geçirilmiş bir sebze çorbası istedi. Dolaptaki sebzeleri, önceden haşlamış olduğum kuru fasulyeleri kullanacağım taneli bir çorba yapayım dedim. Biraz İtalyanların minestronesine benzer bişey oldu sonuçta. İtalyada orjinal versiyonunu yemedim ama İstanbulda yediklerimden daha lezzetli olduğu kesin. Neler koydum içine sayayım;

– 1 büyük kuru soğan

– 3 diş sarımsak

– 1 küçük baş kereviz

– 1 kırmızı biber (salçalık biber dediğimiz)

– 1 ufak kabak

– 1 ufak patates

– 1 su bardağı haşlanmış kuru fasulye

– 1 yemek kaşığı domates püresi

– bir kaç kaşık zeytinyağı

– 1 defne, tuz, taze çekilmiş karabiber

– evde hazırlanmış tavuk suyu ve normal su (toplam 1 litre kadar)

– 1/4 bardak ufak erişte veya makarna

– 50 gr sert kolay erimeyen peynir

– taze fesleğen yaprakları

Nasıl yaptım;

Öncelikle bütün sebzeleri tavla zarı büyüklüğünde doğradım. Tencereye zeytinyağını koydum, soğanları ilave ettim. Hafifçe soğanlar piştikten sonra sarımsakları ilave ettim. Ardından sırasıyla bir kaç dakika aralıklarla kırmızı biberleri, kerevizleri, kabakları ve patetesleri ekledim ve soteledim. Sebzeler sotelendikten sonra domates püresini ekledim. Biraz piştikten sonra tavuk suyunu ve suyu koydum. Tuzunu, karabiberini ve defneyi ilave edip kaynamaya bıraktım. Haşlanmış kuru fasulyeler de eklendikten sonra bir süre birlikte piştiler. En son bir tutam erişteyi ilave edip 10 dk daha kısık ateşte kaynatıp altını kapattım. Servis yaparken domates çorbasında yaptığımız gibi peynir eklemek istedim. Evde bulunan tuzlu ve kolay erimeyen manyas peynirini tavla zarı boyutunda kestim ve çorbanın üstüne koydum. Son dokunuş olarak da fesleğen yaprakları ekledim. Yanında sarımsaklı ekmek de çok uyumlu oldu kendi adıma söylersem. Çorbayı içerken yumuşamış ama erimemiş peynir parçaları ağıza hoş bir tat verdi. Kıbrısta da sanırım hellim peyniri kızartılarak çorbalara ilave ediliyor. Bu da farklı bir alternatif, aklınızda bulunsun.

Tavuk ve kemik suyu hazırlamak konusunda ayrı bir yazı hazırlamak istiyorum aslında. Mutfakta boş bir zamanımızda hazırlayıp buzluğa kaldırabileceğimiz lezzetli et ve sebze suları yemeklerimizin tadına tad katıyor. Kısaca burada kullandığım tavuk suyundan bahsedersem; temel lezzet verici sebzeler olan soğan, kereviz sapları, havuç, maydanoz sapları, defne, karabiber taneleri ve bir diş sarımsak kullandım tavukla parçalarıyla beraber. Üzerine eklediğim suya tuz da ilave edip önce hızlı ateşte kaynayana kadar bekleyip üzerinde biriken köpükleri aldım. Sonra son derece kısık ateşte bir saat kadar pişirdim. Aslında bu süreyi daha da uzun tutmak mümkün. Böylece daha konsantre bir lezzet elde etmek mümkün bulyonlar yerine kullanılabilecek.  Soğuduktan sonra süzüp bir kaç ayrı kaba doldurup buzdolabına koydum. İyice soğuduğunda üzerinde donmuş olan yağını alıp attım ve buzluğa kaldırdım ihtiyaç olduğunda kullanmak üzere. Fakat buzluğa kaldırmayacaksanız üzerindeki yağı almayın diyor uzmanlar. Beklerken bozulmaktan koruyucu bir tabaka görevi görüyormuş. Kullanacağınız zaman bu tabakayı sıyırıp atabilirsiniz. Tavuk yada et suyu hazırlamanın yollarından sadece bir şekli bu anlattığım. Daha farklı uygulamalar da var elbette. Ve tabiki hepinizin yıllardır bildiği uyguladığı bişey yeni değil ama ne olur ne olmaz belki ihtiyacı olan biri vardır diye anlatmak istedim:)