Günlük hayatın koşuşturmacası içinde keyifli bir kahvaltı sofrasını ancak hafta sonları yaşabiliyoruz hepiniz gibi. Basit ama birkaç farklı tabakla gözleri ve mideleri doyurmaya çalışıyorum. Genelde geç vakit yenen hafta sonu kahvaltıları daha çok “brunch”a dönüşüyor. Öğle yemeği yerine geçecek alternatiflerin de bulunması iyi oluyor. Hem zamandan hem efordan kazanıyorum böylece:)
Bu hafta sonu neler yaptım peki;
SEBZELİ OMLET
Önce bir sebzeli omlet hazırladım dolaptaki sebzeleri kullanarak. Biraz İtalyanların “frittata” sına benzer bir şey oldu. Tarif edilmeyecek kadar basit ve herkesin evinde farklı malzemelerle yaptığı şekilde bir omlet aslında. Yine de anlatacak olursam bilmeyenler için;
Kullandığım malzemeler;
– 1 kase brokoli
– 1 ufak kuru soğan
– 1 kırmızı biber
– 1 çarliston biber
– 1 sivri biber
– 1 diş sarımsak
– 1 ufak havuç
– 1 ufak patates
– 3 kaşık zeytinyağı
– Tuz, karabiber, pul biber
– Üzeri için 50 gr kaşar peyniri
– 4 yumurta
Öncelikle sebzeleri hazırladım. Yıkanmış ayıklanmış tüm sebzeleri brokoli hariç tavla zarı büyüklüğünde doğradım. Brokolileri elimle ufak çiçeklere ayırdım. Sapı fırına girebilecek bir tavaya zeytinyağını koydum. Yağ ısınınca ilk olarak havuçları koydum, birkaç dakika piştikten sonra patatesleri ilave ettim. Onlar da bir süre sotelenince soğan ve sarımsağı, ardından da biberleri ekledim. Sebzeler bir süre pişip yumuşayınca brokolileri ilave ettim. Tuzunu, karabiberini ve pul biberini koyup tatlandırdım. Kısık ateşte bir süre pişirdim. Sebzeler istediğiniz kıvama gelince (ben diri seviyorum) başka bir kapta kırıp hafifçe çırptığımız yumurtaları sebzelerin üzerine döktüm. Kısık ateşte pişmeye bıraktım. Alt kısımdan pişip hala üst kısmı sulu iken üzerine kaşar peyniri rendesini serptim ve önceden ısıtılmış 200 derece fırına koydum. Burada da 10 dk kadar piştikten sonra servis tabağına aldım, üçgen dilimleyerek servis yaptım. Hafif acılı ve diri sebzeler, yumuşak yumurta ve peynir harika bir uyum içindeydi.
Eğer omleti fırına koymak istemezseniz veya sapı uygun bir tavanız yoksa omletin alt kısmı piştikten sonra tava genişliğinde düz bir tabak yardımıyla omleti ters yüz edip üst kısmı tavanın altına gelecek şekilde tekrar tavaya kaydırıp pişirmek de mümkün. Bu durumda peyniri yumurtanın içine koymak uygun olur.
PANKEK
İkinci tabak kahvaltıya biraz tatlı alternatif yaratmak için yaptığım pankeklerdi. Sabahları Emre’nin en sevdiği kahvaltı cinsi aslında bu tip tatlı yiyecekler. Üzerine genellikle bal, evde bulunan muhtelif reçeller kimi zaman da nutella koyar. Bu defa tadına bakmak için alınmış mevsimin ilk karadutlarından acele bir şekilde yaptığım reçelden sulu kompostadan koyu bir sos kullandım. Hoş bir birliktelik oldu. Zaten karadut reçeli en sevdiğim reçellerden biridir. Pankek tarifimize gelirsek oldukça az bir malzemeyle 4 kişi için yetecek 8-10 adet yumuşacık ipek gibi pankekler yapabildiğimiz bir karışım. Miktarları akılda tutması da kolay;
Malzemeler;
– 1 adet orta boy yumurta
– 1 cup un (240 ml lik bir bardak)
– 1 cup süt (240 ml lik bir bardak)
– 50 gr eritilmiş tereyağı veya sıvıyağ
– 1 tatlı kaşığı kabartma tozu
– 1.5 yemek kaşığı şeker
– Bir çimdik tuz
– ayrıca tavayı yağlamak için bir miktar yağ
Derin bir kaba elenmiş unu, şekeri, kabartma tozunu ve tuzu koydum. Karışmaları için el çırpma teli ile havalandırdım. Ortasına çukur açtım. Sıvı malzemeleri, sütü, yağı ve yumurtayı içine koydum. Çırpma teli ile ortadan başlayarak tüm malzemeleri bir birine yedirdim. Boza kıvamında bir karışım oldu. Krep tavasını ocakta ısınmaya bıraktım. Hafifçe yağladım. Karışımdan ufak bir kepçe ile alıp tavanın ortasına döktüm. Karışım birkaç dakika böyle pişti. Üzeri göz göz olunca spatula ile çevirdim ve diğer tarafı da pişti. İkinci yüz çok daha çabuk pişiyor. Ateş ayarını çok iyi yapmak gerekiyor. Ne çok harlı ne de çok kısık bir ateş olmalı. Kendi ocağınızın performansına göre ayarlamayı yapmalısınız. İlk pankek pişerken çok iyi olmasa da diğerlerinde ayarlamak daha kolay oluyor. Ne çok kızarmış ne de içi pişmemiş pankeklerimiz olmasını istemeyiz. Hepsi piştikten sonra sıcak sıcak tercihen üzerine bir parça tereyağı ve istediğiniz bir tür reçel veya bal ile servis yapmanızı öneririm. Bu sade tarife başka malzemeler ekleyerek çeşitlendirmek mümkün. Ufak kesilmiş kuru meyveler, taze meyveler, çikolata parçaları veya tuzlu yapmak istersek şeker koymayıp taze otlar eklemek de farklı alternatifler yaratabilir. Keyfinize ve arzunuza kalmış.
GİRİT KÖY PİDESİ
Bizim evdeki “brunch” ın son tabağı da kayınvalidemin eski bir tarifi olan Girit mutfağından ıspanaklı köy pidesiydi. Bu pideler yağda kızartılıyor ama fırında pişirmek de mümkün. Fakat hamurun içinde yağ olduğu için kızartılsa bile içine ekstra yağ çekmiyor. Sene de bir iki defa yapıyoruz, o zaman da usulüne göre yapmayı tercih ediyoruz. Nasıl yapılıyor;
Malzemeler;
– 1 ufak çay bardağı zeytinyağı
– 3/4 ufak çay bardağı su
– 1 yumurta
– 3 yemek kaşığı yoğurt
– Bir tatlı kaşığı kaşığı tuz
– Bir çay kaşığı karbonat
– 1 yemek kaşığı sirke
– Aldığı kadar un
– İçi için bir demet ıspanak, yarım kuru soğan yemeklik doğranmış
Un hariç tüm malzemeleri bir kapta bir araya getirip hafifçe çırptım çatalla. Üzerine yavaş yavaş un ekleyerek kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde ettim. İyice yoğurup elastik ve pürüzsüz bir hamur elde etmek lazım. Önceden yıkanmış ve bir kaşık zeytinyağında soğanla kavrulup pişmiş ıspanakları bir kaba aldım. Hamuru cevizden büyük, yumurtadan küçük parçalar halinde yuvarlak bezelere ayırdım. 14 adet beze çıktı bende. Her bir yuvarlağı avuç içinde çay tabağı genişliğinde elimle açtım. Ortasına ıspanaktan bir kaşık koydum. Kenarlarını ortaya toplayarak kapattım, yuvarlak bir şekil verdim. Pideleri orta ateşte ısınmış zeytinyağında arkalı önlü kızarttım. Pideler kalın olduğundan hamurunun iyice pişmesi için kızgın yağda pişirmemek lazım. Hızlı pişerse içi hamur kalabilir. Kızaran pideleri kağıt havlu üzerine çıkartıp fazla yağını aldıktan sonra sıcak sıcak servis yaptım.
Umarım tarifler hoşunuza gitmiştir, kahvaltılarınıza alternatifler getirmiştir.
Afiyet olsun!